26 Aralık 2017 Salı

ESKİYE DÖNÜŞ



Uzun zaman oldu aslında benim bu beyaz eşyaların soğuk görüntüsünden sıkılıp da ne yapsam diye düşünürken kendimi evde kumaşları karıştırırken bulmam. Tam olarak nasıl birşey istediğimi bilmesem de gördüğümde anlarım hissiyatında olmam da ilk değil. Biraz doğal görünsün,keten yada pamuk olsun diye düşünürken aslında acı gerçek birçok kumaşın sentetik karışıma döndüğünü geç de olsa gördüm. Baktım gönlüme göre işte bu diyemiyorum evdeki zulayı karıştırdım. İlk fotoğraflardaki kumaşla bulaşık makinesinin ölçüsünü aldım ve biraz büzgü istediğim içinde ölçüden daha geniş olacak şekilde kestim kumaşı. Kumaşın geçeceği mekanızma ne olur ne olur derken Koçtaş da hazır şekillendirilmiş farklı çaplarda ahşap çubuklar takıldı gözüme. Ağırlıkla esnememesi için biraz daha kalın olanını seçtik ve kumaşın içinden bıraktığım payla çubuğu takıverdim. Diğer zor kısım çubuğu mutfak tezgahına sabitlemek oldu ki o da deneme yanılma ile ucu kancalı vidalar ile oldu. 







Bir süre sonra aşağıdaki kumaşı bulunca bir de ondan yapıverdim örtü. Şimdi yıkamak için çıkardığımda sanki orası çıplak kalmış gibi geliyor ve beyaz eşyanın görüntüsü beni eskisinden daha fazla rahatsız ediyor. 
























Benim gözüm çok alıştı ama oradan bakınca nasıl görünüyor bilmiyorum? Düşük maliyetle bana göre büyük bir değişim oldu ne dersiniz? 








19 Aralık 2017 Salı

ŞİMDİ TAM ZAMANI


Yapmak istediği çok şey olup da yapamayanlar var ya; işte ben onlardanım. Hem yoğun bir iş temposunda çalışıp,hem ev düzenini olabildiğince devam ettirmek,hem sevdiklerini hem de kendini ihmal etmeden zaman ayırmak derken ne kadar istesem de şu blog ve sosyal medya olayına gerektiği kadar zaman ayıramıyorum. Sabah akşam internette olmak da maalesef benim önceliklerim arasında değil. her sabah günaydın mesajlarını öğlen bunu akşam şunu yedikleri,bunları bunları gördükleri yapamıyorum. Yapamıyorum ama yapabilenlere de şapka çıkarıyorum. Neyse Sicilya bitmemişti (zaten gezerken de bitirememiştik ve o sıcakta artık yeter diye bağırmıştım resmen) ama araya tam zamanı olduğunu düşündüğüm için belki yeni yıla yaklaşırken sevdiklerinize yaparsınız diyerek tereyağlı nefis bir bisküvi tarifini araya sıkıştırmak istedim. Yapımı kolay,mis gibi tereyağ kokan ve de kütür kütür bir bisküvi. Tam çaya banmalık ve iki lafın belini kırmalık. 





SABLE BİSKÜVİ

MALZEMELER

200 gr un
135 gr tereyağ
70 gr pudra şekeri
1 adet yumurta sarısı
1 kahve kaşığı vanilya özütü

YAPILIŞI
Unu ve pudra şekerini büyükçe bir kaba alarak ortasına 1 adet yumurta sarısını ve sert haldeki tereyağ ile vanilya özütünü ekleyerek yoğurup hamur haline getirin. daha sonra hamuru bir streçe sararak 1 saat buzdolabında soğumaya bırakın. Dolaptan çıkardığınız hamuru hafifçe unlanmış bir zemin üzerinde yarım santim kalınlığında açarak istediğiniz şekli vererek yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralıklarla dizin ve 180 derece fırında hamuru fazla sarartmadan 15 dakika kadar pişirin. isterseniz fırına vermeden önce üzerine tozşeker serpebilirsiniz. 
Afiyet olsun. 





19 Ekim 2017 Perşembe

Etna da Yarım Gün


        İşte Sicilya ya gitme sebeplerimden biri Etna. Avrupa kitasındaki en yüksek yanardağ. Sicilya nın doğusunda İtalya nın üç aktif yanardağından biri ve Vezüv ün üç katı büyüklüğünde. Sürekli artan ve azalan miktarlarda duman çıkarıyor. Halk bunu öylesine kanıksamış ki Etna bir kadın olarak düşünülüp topraklarını bereketlendirdiği için minnet bile duyuluyor. 1913 yılında da Dünya mirası ilan edilmiş. 




     Etna ya ulaşım günde bir kere Katanya dan kalkan otobüslerle sağlanıyor. Diğer yolda tur şirketleri. Etna ve çevresine yönelik birkaç saatlik,yarım günlük tam günlük,gün doğumu,gün batımı,şarap tadımı gibi bir sürü farklı tur düzenleniyor. Kendinize uygun olanından şehir içinde ki turların ofislerinden seçebilirsiniz. Sizi gelip otelinizden alıyorlar. Biz yarım günlük bir tur seçmiştik. Sabah kahvaltı sonrası otelimizden alındık. Ekvatorlu,Avusturalya,İsrail ve bizim olduğumuz tur tam bir birleşmiş milletler gibiydi. 

Altta ki fotoğrafta siyah şeklinde görülen lav akıntısı 2011 yılında ki patlamada oluşmuş. 







         Patlamalardan uzun yıllar sonra gördüğünüz bu bitkiler çıkıyor ve her yanı sarmış durumda. 

       Otobüsler ve araçlarla ancak izin verilen yere kadar çıkabiliyorsunuz. Burada hediyelik eşya dükkanları,yemek yiyebileceğiniz cafe ve restorantlar var. 





Burada çevrenizde ve aşağıya doğru baktığınızda irili ufaklı birçok krater göreceksiniz. Biz sadece bir tanesine çıktık. 





     Alt fotoğrafta ki krater meşhur olanlarından biri ve etrafında dönerek çıkan bir yol var. Etna da yaklaşık 1000-1500 metre çivarındayız ve burada hava aşağıdan 7-8 derece daha soğuk. Daha yukarıya kadar çıkan bir teleferik de var aynı zamanda. Teleferik ücrete tabii değil. Biz grup olarak gittiğimizden ve gruptaki hiç kimse tepeye çıkmak istemediği için onları bekletmemek adına biz de çıkmadık. Zirveye çıkmak mümkün değil ama belli bir yüksekliğe kadar teleferik mümkün. Yanınıza su şişesi,rahat ayakkabılar ve bir mont almanızı tavsiye ederim. Boş şişe dönüş yolunda Etna nın lavlarından almanız için çok lazım olacaktır. 





Yüzeyde uzun yıllar sonra oluşan ilk canlılık belirtiler bu gördüğünüz pembemsi renkteki oluşumlar. 









Dönüş yolunda inanılmaz güzellikteki yeşilliklerin arasından geçiyorsunuz. Halkın Etna ya neden bu kadar sevgi beslediğini ancak anlayabildim. Öylesine bereketli topraklar ki. Her noktasından verimli ağaçlar inanılmaz büyüklükte ve lezzette meyveler meyveler vermiş. Dönüş te tur rehberimiz bizi önce yanardağın 1800 lerdeki büyük patlamasında oluşturduğu bir mağaraya götürüyor. Tüm teçhizatlar ve güvenlik kıyafetlerimizi giydikten sonra asla dik duramadığımız ve belli bir mesafeden sonra ışıksız yürüyemediğimiz bir mağaradayız. Birbirimizden ayrılmamaya çalışıyoruz. Başka tur grupları da var içeride. Yaklaşık 20 dakika süren bu geziden sonra ki durak; Etna nın eteklerinde kurulan ve tamamen doğal ürünlerin satıldığı bir çifliğe götürüyor. Her çeşit ürün öyle lezzetli ki. Yağlar,reçeller,ballar,peynirler,soslar. Oradan aldığım kestane balı ve sarımsak pestosunun tadını unutamam. 




Aşağıya doğru baktığınızda Katanya ayaklarınızın altında ve biraz dikkatli baktığınızda küçüklü büyüklü kraterler etrafa saçılmış. İşte hem o tepesindeki dumandan arada öfkelendiğini ve dağıttığı verimden, etrafındaki bu kraterleri de sanki yavruları gibi düşündüklerinden; Etna bence de bir kadın. 






25 Ağustos 2017 Cuma

Sicilya ya Gidelim mi?


Uzun zamandır gitmek istediğim yerlerden biriydi Sicilya adası. Ünlü Alman edebiyatçı Goethe nin demiş ki; "Sicilya yı görmeden İtalya yı anlamış sayılmayız" İtalya yı anlamak için değil ama kendine has bir atmosferinin olacağını düşündüğüm enteresan yerler ilgimi çekmiştir hep. Bu konuda da Sicilya dan daha iyisini bulamam diye düşündüm. Uygun fiyatlı bilet yakalayınca da fırsatı kaçırmadık ama Haziran sonu Sicilya sıcaklık yönünden tam bir kabustu benim gibi sıcağı sevmeyen birine göre. Şayet siz gitmeye karar verirseniz yaz dışında bir zaman dilimi seçin derim. 

THY uçağı ile ilk durak başkent Katanya. Biz 3 gün burada kalıp adanın doğu kısmında olan 2 şehri görüp daha sonra 3 gün de adanın diğer ucu Palermo ya gidip orada da 2 şehir görmeyi planladık. Dönüş yine Katanya üzerinden olacağı için son 2 gecemiz yine burada geçti. 

Sicilya halkı kendini İtalya dan bağımsız olarak görüyor. "Biz İtalyan değiliz Sicilyalıyız "diyorlar zaten. Yarı özerk bir yapıya sahipler. Latin dili olan İtalyanca dan farklı Sicilyaca lehçesi kullanıyorlar. İngilizce konuşan sayısı az. Tarım ve balıkçılık en büyük geçim kaynağı. Hatta hayatımda hiç bu kadar çok ve çeşitli balığı bu kadar ucuza görmemiştim diyebilirim. Yüzyıllar boyunca ada işgaller altında yaşamış. Her işgal eden de ona mutfağından miras bırakmış. Araplar; pirinç ve baharat,Yunanlılar zeytin ,İspanyollar çikolata,domates ve patlıcanı getirmiş buraya. Nefis bir mutfakları var. Etna sayesinde de topraklar çok verimli. 

Katanya, başkent olmasına rağmen Sicilya nın Palermo dan sonra ikinci büyük şehri. UNESCO dünya mirası listesinde. Etna dağı ile deniz arasına kurulduğu için yanardağ şehrin kaderini birebir etkilemiş. Sanki bir film setindeymişsiniz etkisi yaratabilir sizde. Şehir patlamalar yüzünden tekrar tekrar yıkılmış ve yeniden yapılmış. Gelir düzeyinin çok da iyi olmadığı hemen hissediliyor. İlk mafya Sicilya da Corleone kasabasında kurulmuş,artık faal olmasalar da aslında adanın tamamında hala o etkiyi hissedebiliyorsunuz. 

Dediğim gibi şehir merkez olarak çok büyük değil. İlk meydanımız Piazza del Universita. Genellikle büyük etkinliklerde yada maçlarda halkın buluşma ve seyir alanı. 










İkinci ve en ünlü meydanı olan Piazza el Doumo meydanı. Yazın gündüz sıcaklıkları çok yüksek olduğu için hemen hemen çoğu fotoğraf akşam yada güneş batmaya yakın çekilmek zorunda kaldı. Bir turist için gezme konusunda bize oldukça fazla sıkıntı yarattı bu sıcaklar. Birçok insanın buluşma noktası olan meydana aynı zamanda dört bir taraftan ulaşım var. Konaklamanızı bu meydanlara yakın tercih ederseniz seyahatinizde büyük kolaylık sağlamış olursunuz. Çünkü her gün neredeyse yolunuz buraya düşecek.  




İtalyanlar gibi Sicilyalılar da oldukça heyecanlı ve gürültülü bir halk. Sadece gündüz saatleri ortalık sakin oluyor ama akşamları geç saatlere kadar herkes meydanlarda ve caddelerde. Mağazalarda geç kapanıyor dolayısıyla. Ama siz gündüz kaçta açıldıklarını kontrol edin mutlaka çünkü değişkenlik gösterebiliyor. 






San Agatha katedrali (sağda) ve San Agatha kilisesi (solda) meydanda yer alan yapılardan. Kilisenin belirli günlerde akşam üzeri çatısına çıkmanıza izin veriliyor. Özellikle gün batımını ve Etna yı buradan izlemek şahane. Şehirde ki birçok kilise gibi bu da Agatha ya adanmış. Agatha 3. yy da hristiyanlığı seçmiş ve yaymaya başlamış. Bu nedenle birçok işkenceye maruz kalmış ve ateşte yakılmak istenmiş. Bu sırada deprem olunca bunun ilahi bir işaret olduğu düşünülüp Agatha aziz mertebesine yükseltilmiş. Ayrıca katedralin içinde ünlü Katanya lı opera bestecisi Vincenzo Bellini nin mezarı da var. 






Orada olduğumuz toplamda 5 gün boyunca Etna her gün azalan ve çoğalan şekilde tüttü. Öğrendiğimize göre bu normal hatta duman çıkmazsa endişelenmeliyiz. 




Meydanda yer alan sembollerden birisi işte bu fil heykeli. Adı Fontana dell Elefante. 1736 yılında lav taşından yapılmış ve şehrin sembolü. 




Meydanın diğer tarafında ünlü bir çeşme olan Fontana dell Amenano karşıladı bizi. Çeşme yer altından gelen aynı isimli nehir sularıyla besleniyor ve üzerindeki genç de nehri simgeliyormuş. 




Çeşmenin hemen arkasında ve bu meydanların etrafında yemek yiyebileceğiniz birçok mekan var. Yalnız Katanya da gündüz gördüğünüz birçok restoran akşam açık değil. Bu aşağıda gördüğünüz mekanı da hiç tavsiye etmem. Balık pişirmekten anlamayan ama gözünüzün içine bakarak faturayı şişirmeye çalışan akıllı insanlar işletiyor. Çeşmenin arkasında kalan ve bu restoranların yanında geniş bir alan var. Buradan baktığınızda meydanda her sabah ama her sabah öğleye kadar kurulan Sicilya nın en büyük balık pazarı olan Percheria pazarı var. Her gün açık olan bu pazar kapandıktan sonra belediye araçlarla gelerek meydanı ve balıkçıların kullandığı varilleri ilaçlıyor ve ertesi sabaha hazır şekilde bırakıyor. Gitmeyi düşünürseniz sabah erkenden orada olun derim ben. 




Bu meydana çıkan ara sokaklara daldığınızda yemek yemek için La Paglia yı öneririm ben size. 1814 yılından beri aynı yerde hizmet veriyorlarmış. Akşam açık değiller bilginiz olsun.Deniz mahsullü risotto ve balık çeşitleri çok güzeldi. 









Akşam yürüyüşe çıktığınızda Gelato yemeyi sakın unutmayın. 








Şehrin yolları Etna nın lav taşlarından yapılmış. Kaymasın diye de düzenli olarak çekiçlerle üzerine vurularak tırtıklanıyormuş. 




Duomo meydanından yukarı Etnayı karşınıza alarak çıkarsanız Via Etna denen şehrin en hareketli caddesi boyunca ilerleyebilirsiniz. Bu cadde boyunca Etna  nın külleri ile binaları nasıl kararttığını açıkça görebilirsiniz. 
Burada karşımıza çıkan diğer meydan Bellini meydanı. Fotoğrafta arkada san Biaggio kilisesini görüyorsunuz. 




Hemen önünde şehrin altında var olan başka bir şehrin Etna patlamaları sonrası bugün görebildiğimiz kısmı Roma Anfitiyatrosu görülebilir. 




Ve meydana adını da veren ünlü besteci Bellini nin heykeli. 




Cadde boyunca devam ettiğimizde artık bir mola verilebilir. Biraz serinlemek için yine Bellini parkını seçebilir ve tam karşısında ,biz gittiğimizde tatilde oldukları için kapalı olan şehrin ünlü pastahanesi Savia ya mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Tatlı olarak Cannoli ama 1 tane yiyecekseniz (ki bence büyük olduğu için yeter) siparişi Cannolo olarak vermeniz konusunda çok hassaslarmış benden söylemesi. Bana çok şekerli geldiği için pek sevmedim. Kızarmış bir krep hamuru gibi bir şeyin içerisinde çok tatlı bir krema var. 








Bellini parkı dinlenmek ve serinlemek için ideal. Oldukça da büyük bir park. 




Bu ağaç bana sanki korku filmindeymişim gibi gelmişti. 





Via Etna boyunca devam ederseniz çok uzak olmayan bir mesafede Şehrin botanik parkını ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücretsiz. 






Egzotik bitkilerin bulunduğu bir sera ile birlikte oldukça büyük kaktüsler için ayrılmış alan da var. 




Çok acıktım derseniz. Bellini meydanının arkasındaki ara sokaklarda yine her gün ama Cumartesi Pazar tüm gün açık olan La Fiela pazarında envai çeşit yiyecek ve bizim sevdiğimiz kıyafet,ev eşyası yada cıncık diyebileceğim sosyete pazarlarında bulunan hemen hemen her şey Katanya pazarında var ve Avrupa da alıştığımızın aksine çooook ucuz. 

Fud da bir hamburger yiyebilirsiniz. 

Yalnız DİKKAT: Katanya da at ve eşek eti de yiyorlar ve bu yasal. Mutlaka menü görmek isteyin yada sorun. Kırmızı et ile yapılan yemeklerde at, eşek,sığır olarak seçenek sunuyorlar. Hatta Etna ya çıktığımız rehberimiz at etini çok sevdiğini ve aile yemeklerinde onu tercih ettiklerini söylemişti. 





Közlenmiş soğan ve biberler çok yaygın ve çok lezzetli. Balıkçılarda bazı tezgahlar seçtiğiniz balığı hemen orada pişirebiliyor. Bu da isteseniz bir seçenek. 



















Sonra ki durağımız Etna olacak...




"Yüz sene sonra bugünkü dünyadan 

Bir tek insan kalmadığı gün,

Sicilya sahillerinde yaşayan bir balıkçı

Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize

Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp

Benden bir mısra mırıldanacak şarkı halinde"


Sicilyalı Balıkçı        Orhan Veli








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...