Özellikle fırtınalı havalardan sonra deniz kenarında yürümeyi çok severim. neler neler vurur kıyıya bir bilseniz. Tam bir maceradır o zaman yürüyüşlerim. Gözüm hep kumların üzerindedir. Dallar,kabuklu kabuksuz deniz canlıları,çöp diye atılmış alakasız bir sürü eşya,çoğu belki de fırtınada teknelerden uçmuş ağlar,halatlar,kürekler...Bir seferinde kıyıya vurmuş bir koyun bile görmüştük.
Yine böyle bir yürüyüşte çıktı karşıma bu ağaç parçası. Üzeri dalgalardan ve kumlardan iyice aşınmış ve kabuğu soyulmuş. Aldım getirdim ne yapacağımı bilmeden. Millet eve sokaktan hayvan alır getirir ben çer çöp. Uzun bir zaman sonra konsolun üzerine asmak geldi içimden bu dalı. Nereden gördüm yada nasıl esinlendim hiç hatırlamıyorum. Öyle aniden asıverdim işte. Duvara temas eden küçük bir noktadan resim askılarının arkasında olan üçgen askılarla tutturdum. Zaten ağırlığı ile durmuyor, sadece dengede durması amacı ile orada o çivi. Konsola temas ettiği yerde önüne bir ayna yerleştirdim ve o teması da kapattım.
Nazar boncukları çok sonra yer buldu orada kendine. Ama onu hatırlıyorum. Cunda da bir kahve den ilham almıştım. Şimdilik böyle yaşıyoruz birlikte mutlu mesut. O da kimbilir nereden hangi ağaçtan kopup nerelerden geçtikten sonra yoluma çıkıverdi ve evimde yer buldu kendine. Ben bunları düşünmekten mutlu oluyorum ve sanırım evimdeki bu ağacımı da çok seviyorum.
Şöyle bir bakın etrafınıza belki de sizin yolunuza bir ağaç parçası çıkıverir yaşamınızda yer bulmak için.
Not: Bu arada konsolun önü de bulaşık makinesi gibi perde den nasibini aldı. hem oradaki dağınıklık gözümü rahatsız ediyordu. teknik aynı. Konsolun camları da dantel ile kapandı. camları ile aynı ölçüde danteli kestim ve kapakların iç kısmından yani camın iç köşelerinden şeffaf sıcak silikonla küçük damlalar yaptım ve danteli o köşelerden tutturdum. uzun zamandır da kullanıyorum. Silmek istediğinizde sadece çıkarıp temizledikten sonra yapıştırma işlemini tekrarlamalısınız.