18 Ocak 2018 Perşembe

BİR AĞACIN ALTINDA



   Özellikle fırtınalı havalardan sonra deniz kenarında yürümeyi çok severim. neler neler vurur kıyıya bir bilseniz. Tam bir maceradır o zaman yürüyüşlerim. Gözüm hep kumların üzerindedir. Dallar,kabuklu kabuksuz deniz canlıları,çöp diye atılmış alakasız bir sürü eşya,çoğu belki de fırtınada teknelerden uçmuş ağlar,halatlar,kürekler...Bir seferinde kıyıya vurmuş bir koyun bile görmüştük. 
   Yine böyle bir yürüyüşte çıktı karşıma bu ağaç parçası. Üzeri dalgalardan ve kumlardan iyice aşınmış ve kabuğu soyulmuş. Aldım getirdim ne yapacağımı bilmeden. Millet eve sokaktan hayvan alır getirir ben çer çöp. Uzun bir zaman sonra konsolun üzerine asmak geldi içimden bu dalı. Nereden gördüm yada nasıl esinlendim hiç hatırlamıyorum. Öyle aniden asıverdim işte. Duvara temas eden küçük bir noktadan resim askılarının arkasında olan üçgen askılarla tutturdum. Zaten ağırlığı ile durmuyor, sadece dengede durması amacı ile orada o çivi. Konsola temas ettiği yerde önüne bir ayna yerleştirdim ve o teması da kapattım. 
   Nazar boncukları çok sonra yer buldu orada kendine. Ama onu hatırlıyorum. Cunda da bir kahve den ilham almıştım. Şimdilik böyle yaşıyoruz birlikte mutlu mesut. O da kimbilir nereden hangi ağaçtan kopup nerelerden geçtikten sonra yoluma çıkıverdi ve evimde yer buldu kendine. Ben bunları düşünmekten mutlu oluyorum ve sanırım evimdeki bu ağacımı da çok seviyorum. 

Şöyle bir bakın etrafınıza belki de sizin yolunuza bir ağaç parçası çıkıverir yaşamınızda yer bulmak için. 


Not: Bu arada konsolun önü de bulaşık makinesi gibi perde den nasibini aldı. hem oradaki dağınıklık gözümü rahatsız ediyordu. teknik aynı. Konsolun camları da dantel ile kapandı. camları ile aynı ölçüde danteli kestim ve kapakların iç kısmından yani camın iç köşelerinden şeffaf sıcak silikonla küçük damlalar yaptım ve danteli o köşelerden tutturdum. uzun zamandır da kullanıyorum. Silmek istediğinizde sadece çıkarıp temizledikten sonra yapıştırma işlemini tekrarlamalısınız. 


































26 Aralık 2017 Salı

ESKİYE DÖNÜŞ



Uzun zaman oldu aslında benim bu beyaz eşyaların soğuk görüntüsünden sıkılıp da ne yapsam diye düşünürken kendimi evde kumaşları karıştırırken bulmam. Tam olarak nasıl birşey istediğimi bilmesem de gördüğümde anlarım hissiyatında olmam da ilk değil. Biraz doğal görünsün,keten yada pamuk olsun diye düşünürken aslında acı gerçek birçok kumaşın sentetik karışıma döndüğünü geç de olsa gördüm. Baktım gönlüme göre işte bu diyemiyorum evdeki zulayı karıştırdım. İlk fotoğraflardaki kumaşla bulaşık makinesinin ölçüsünü aldım ve biraz büzgü istediğim içinde ölçüden daha geniş olacak şekilde kestim kumaşı. Kumaşın geçeceği mekanızma ne olur ne olur derken Koçtaş da hazır şekillendirilmiş farklı çaplarda ahşap çubuklar takıldı gözüme. Ağırlıkla esnememesi için biraz daha kalın olanını seçtik ve kumaşın içinden bıraktığım payla çubuğu takıverdim. Diğer zor kısım çubuğu mutfak tezgahına sabitlemek oldu ki o da deneme yanılma ile ucu kancalı vidalar ile oldu. 







Bir süre sonra aşağıdaki kumaşı bulunca bir de ondan yapıverdim örtü. Şimdi yıkamak için çıkardığımda sanki orası çıplak kalmış gibi geliyor ve beyaz eşyanın görüntüsü beni eskisinden daha fazla rahatsız ediyor. 
























Benim gözüm çok alıştı ama oradan bakınca nasıl görünüyor bilmiyorum? Düşük maliyetle bana göre büyük bir değişim oldu ne dersiniz? 








19 Aralık 2017 Salı

ŞİMDİ TAM ZAMANI


Yapmak istediği çok şey olup da yapamayanlar var ya; işte ben onlardanım. Hem yoğun bir iş temposunda çalışıp,hem ev düzenini olabildiğince devam ettirmek,hem sevdiklerini hem de kendini ihmal etmeden zaman ayırmak derken ne kadar istesem de şu blog ve sosyal medya olayına gerektiği kadar zaman ayıramıyorum. Sabah akşam internette olmak da maalesef benim önceliklerim arasında değil. her sabah günaydın mesajlarını öğlen bunu akşam şunu yedikleri,bunları bunları gördükleri yapamıyorum. Yapamıyorum ama yapabilenlere de şapka çıkarıyorum. Neyse Sicilya bitmemişti (zaten gezerken de bitirememiştik ve o sıcakta artık yeter diye bağırmıştım resmen) ama araya tam zamanı olduğunu düşündüğüm için belki yeni yıla yaklaşırken sevdiklerinize yaparsınız diyerek tereyağlı nefis bir bisküvi tarifini araya sıkıştırmak istedim. Yapımı kolay,mis gibi tereyağ kokan ve de kütür kütür bir bisküvi. Tam çaya banmalık ve iki lafın belini kırmalık. 





SABLE BİSKÜVİ

MALZEMELER

200 gr un
135 gr tereyağ
70 gr pudra şekeri
1 adet yumurta sarısı
1 kahve kaşığı vanilya özütü

YAPILIŞI
Unu ve pudra şekerini büyükçe bir kaba alarak ortasına 1 adet yumurta sarısını ve sert haldeki tereyağ ile vanilya özütünü ekleyerek yoğurup hamur haline getirin. daha sonra hamuru bir streçe sararak 1 saat buzdolabında soğumaya bırakın. Dolaptan çıkardığınız hamuru hafifçe unlanmış bir zemin üzerinde yarım santim kalınlığında açarak istediğiniz şekli vererek yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralıklarla dizin ve 180 derece fırında hamuru fazla sarartmadan 15 dakika kadar pişirin. isterseniz fırına vermeden önce üzerine tozşeker serpebilirsiniz. 
Afiyet olsun. 





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...