Belçika da kalmıştık değil mi? Eğlenceli bir şehir Brüksel. Tenten vardı hani bir zamanlar, işte onun doğduğu yer,karikatürler ve duvar resimleri çok yaygın. Her sokak,her cadde yada binalar sizi hoş sürprizlerle karşılıyor. Aşağıda bunlardan sadece bir kaçı var. Ben bu resimleri gördükçe çok eğlendim.
Bu da Brüksel e gittiğinizde görülmesi gerekenler arasında sayılan heykellerden biri. Bir önceki postta Grand Place denen büyük meydandan dar bir sokağa girip, uzak doğulu turistleri takip edin. Kısa bir süre sonra çikolatacıların vitrinlerinde aynı boy veya yenilebilecek boyutlarda "Manneken Pis" denen aslında" İşeyen Çocuk" olarak çevirebileceğimiz bir heykelin çikolatadan yapılmış hallerini göreceksiniz. Bu doğru yolda olduğunuzun göstergesi sonra solda yolun bittiği yerde tüm o uzak doğulular birden duracaklar ve bir duvara mutlulukla bakacaklar. Fotoğraf çekenler,önüne geçip poz verenler. Sakın onlar hazır durmuşken geçip gideyim demeyin. Çünkü bu köşe başında 61 cm lik bronzdan yapılma ufacık tefecik bir heykel var. İşte bu heykel o heykel. Brüksel in sembollerinden sayılıyor. Kendine ait bir gardrobu bile varmış. Özel günlerde kıyafetler giydiriliyor ve bazı organizasyonlarda da Belçika biraları buradan akıtılıyormuş. Çok yakındaysanız gidin derim ama görmeseniz hayatınızda öyle büyük bir şey eksilmez. Birkaç kez çalındığı için şu anda orada bulunanın bir de replika olduğunu düşünürseniz çok da önemli değil yani.
Brüksel in en hareketli caddelerinden birinin girişinde yapımına 1800 lerin ortalarında başlanan ,18 ay gibi kısa sürede bitirilen ve sloganı "Herkes için herşey" olan Galeries Royales St Hubert var. Burada hediyelik eşya dükkanları,çikolatacılar,restorantlar ,cafeler,mağazalar ve yanlış hatırlamıyorsam bir de sinema ve tiyatro salonu var.
Hemen bu bölgeye ve istasyona yakın görülebilecek yerlerden biri St Michael and St. Gudula Cathedral i. Belçika nın milli kilisesi olmakla birlikte aynı zamanda kraliyet ailesinin düğün ve cenaze merasimleri de burada düzenlenmekteymiş. Giriş ücretsiz.
Çok yoruldum ve acıktım derseniz tüm sokaklar waffle kokuyor. Ve de Churros. Hani bizim şu halka tatlının uzununu ve şerbet yerine pudra şekerlisini düşünün. Benim favorim. Ama yok gelmişken yerinde waffle yiyeyim diyorsanız, şeker komasına hazırlanın. Biz eşimle tatmak için sadece Nutellalısından bir taneyi paylaştık ki o yoğun şekerden kendimizden geçmek üzereydik.
Ya da meyve dilimleri ile yine çikolataya batırılmış farklı meyve şişleri vitrinleri süslüyor.
Gezerken bir de hediye almayı düşünüyorsanız ilk seçenek tabii ki çeşit çeşit çikolata. İster kendiniz seçin ve paketlere doldurun isterseniz hazır paketlerden alın. Metrekareye 5 tane çikolatacı düşüyor sanki.
Ve de danteli çok meşhurmuş Belçika nın. Vitrinler dantel eşyalarla dolu. Bizimkilerden biraz farklı dantelleri ama çok güzel.
Başka başka derseniz size bir de minyatürleri önerebilirim. Öyle ayrıntılı ve güzel hazırlanmışlar ki gerçek gibiler sanki.
Brüksel de bu kadar gezme yeter. Hadi bakalım alın çantaları trene biniyoruz. Varış noktamız Masal şehir Brugge. İnanın bayılacaksınız.
Bu da Brüksel e gittiğinizde görülmesi gerekenler arasında sayılan heykellerden biri. Bir önceki postta Grand Place denen büyük meydandan dar bir sokağa girip, uzak doğulu turistleri takip edin. Kısa bir süre sonra çikolatacıların vitrinlerinde aynı boy veya yenilebilecek boyutlarda "Manneken Pis" denen aslında" İşeyen Çocuk" olarak çevirebileceğimiz bir heykelin çikolatadan yapılmış hallerini göreceksiniz. Bu doğru yolda olduğunuzun göstergesi sonra solda yolun bittiği yerde tüm o uzak doğulular birden duracaklar ve bir duvara mutlulukla bakacaklar. Fotoğraf çekenler,önüne geçip poz verenler. Sakın onlar hazır durmuşken geçip gideyim demeyin. Çünkü bu köşe başında 61 cm lik bronzdan yapılma ufacık tefecik bir heykel var. İşte bu heykel o heykel. Brüksel in sembollerinden sayılıyor. Kendine ait bir gardrobu bile varmış. Özel günlerde kıyafetler giydiriliyor ve bazı organizasyonlarda da Belçika biraları buradan akıtılıyormuş. Çok yakındaysanız gidin derim ama görmeseniz hayatınızda öyle büyük bir şey eksilmez. Birkaç kez çalındığı için şu anda orada bulunanın bir de replika olduğunu düşünürseniz çok da önemli değil yani.
Brüksel in en hareketli caddelerinden birinin girişinde yapımına 1800 lerin ortalarında başlanan ,18 ay gibi kısa sürede bitirilen ve sloganı "Herkes için herşey" olan Galeries Royales St Hubert var. Burada hediyelik eşya dükkanları,çikolatacılar,restorantlar ,cafeler,mağazalar ve yanlış hatırlamıyorsam bir de sinema ve tiyatro salonu var.
Hemen bu bölgeye ve istasyona yakın görülebilecek yerlerden biri St Michael and St. Gudula Cathedral i. Belçika nın milli kilisesi olmakla birlikte aynı zamanda kraliyet ailesinin düğün ve cenaze merasimleri de burada düzenlenmekteymiş. Giriş ücretsiz.
Çok yoruldum ve acıktım derseniz tüm sokaklar waffle kokuyor. Ve de Churros. Hani bizim şu halka tatlının uzununu ve şerbet yerine pudra şekerlisini düşünün. Benim favorim. Ama yok gelmişken yerinde waffle yiyeyim diyorsanız, şeker komasına hazırlanın. Biz eşimle tatmak için sadece Nutellalısından bir taneyi paylaştık ki o yoğun şekerden kendimizden geçmek üzereydik.
Ya da meyve dilimleri ile yine çikolataya batırılmış farklı meyve şişleri vitrinleri süslüyor.
Gezerken bir de hediye almayı düşünüyorsanız ilk seçenek tabii ki çeşit çeşit çikolata. İster kendiniz seçin ve paketlere doldurun isterseniz hazır paketlerden alın. Metrekareye 5 tane çikolatacı düşüyor sanki.
Ve de danteli çok meşhurmuş Belçika nın. Vitrinler dantel eşyalarla dolu. Bizimkilerden biraz farklı dantelleri ama çok güzel.
Başka başka derseniz size bir de minyatürleri önerebilirim. Öyle ayrıntılı ve güzel hazırlanmışlar ki gerçek gibiler sanki.
Brüksel de bu kadar gezme yeter. Hadi bakalım alın çantaları trene biniyoruz. Varış noktamız Masal şehir Brugge. İnanın bayılacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder