13. yüzyıldan kalma bir ortaçağ şehri Brugge. Kuzeyin Venediği de deniyor. Şehrin içinden geçen bir kanal ve onun ince dallarının üzerinde şehri birbirine bağlayan onlarca köprü.
Sokaklar tertemiz. Savaştan hiç zarar görmemiş ve de UNESCO dünya mirası listesine alınmış.
Tarih sayfalarından fırlamış gibi duran evler,güleryüzlü insanlar,tatilinizi geçirmek için tercih edebileceğiniz bir yer olma şansını arttırıyor. Direkt Brugge e gitmek pek mümkün değil. Brüksel havaalanına indikten sonra merkez tren istasyonundan yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk sonrası şehre ulaşıyorsunuz. İstasyondaki görevliler oldukça ilgililer ve şehrin haritasını rahatlıkla buradan edinebilirsiniz.Yakında şehir merkezine giden bir otobüs kalkış noktası var ama inanın buna hiç gerek yok. Çünkü oldukça küçük bir şehirdeyiz ve o evleri ve sokaklardaki güzellikleri kaçırmak istemezsiniz.
Bu arada karar sizin ister ,sizinle istasyonda inip kalabalık bir grup halinde yürüyen turistlerle meşhur Markt meydanına doğru ilerleyebilir yada özgür bir ruh olarak önünüze çıkan ve gönlünüzden geçen bir yola girip neyle karşılaşacağınızı düşünerek keyif alabilirsiniz. Ama zaten sonunda yine o meydana çıkacaksınız. Oldukça büyük bir meydan Markt meydanı. Bu evler bu meydanın neredeyse en eski binalarıymış.
Yok ben yürüyemem derseniz, Brüksel deki gibi belli merkezleri gezdiren bir fayton da tercih edebilirsiniz. Hani dedim ya Brüksel Bisküvi ve çikolata kokuyor diye. Ha! İşte burası da her sokak,her meydan çikolata ve waffle kokuyor. Aklınızın alamayacağı yada pardon benim anlatamayacağım kadar çeşit ve şekilde çikolata var burada. Zamanlama kötü oldu benim için. Çünkü bir çikolata ve tatlı delisi olan ben ameliyattan sonra tatlıdan nefret etme derecesine geldim. Çok acı değil mi?!! Yani sadece hediyelik olarak almanın dışında şaşkınlıkla bakıp geçtim tüm o vitrinlere. Neyse konuyu dağıtmayalım.
Markt meydanındayız. Çok eski zamanlardan beri şehrin tüm ticari faaliyetleri burada yapılırmış. Burada size bir tavsiye; sakince ve yavaşça meydanın ortasında durarak kendi etrafınızda 360 derece dönerek o güzelliğe bir bakınız. Brüksel deki Grand Place çok güzeldi ama bu tur için küçüktü. Ama burası oldukça geniş bir meydan. Meydanın bir tarafında ünlü Belfort kulesi var. Birkaç kez büyük yangın geçirdikten sonra aslına uygun bir şekilde bakımdan geçmiş ücret karşılığında kuleye tırmanarak şehri seyredebiliyorsunuz. Ben henüz bu kadar yorulmaya iznim olmadığından aşağıdan bakmakla yetindik.
Karşısında bulunan bölgesel mahkeme binası da oldukça görkemli.
Buraya kadar gelip de kanalda bir gezinti yapmadan dönmeyin derim. Bu arada fotoğraflardan anlamışsınızdır. Şansımıza o gün hava yağmurlu idi. Aralıklarla dursa da sağanağa dönüştüğü zamanlar da oldu. Ama günübirlik geldiğimiz için ayaklarımız ve kıyafetlerimiz ile sudan çıkmış balık gibi olsak da bu bizi durduramadı. Haydi tekneye...Yaklaşık kişi başı 8 € karşılığında 30 dk lık bir gezinti yapıyorsunuz. Müzeleri ve kuleyi bilemem ama bu turu deneyin derim.
Yürüyerek göremeyeceğiniz bir sürü güzelliği bu sayede görme fırsatı buluyorsunuz.
Bu arada fotoğrafların bir çoğu çok düzgün olmayabilir çünkü hem makinemi koruyup,hem önümde ki turistin şemsiyesinden arkaya doğru akan sulardan olabildiğince kaçmak,hem de iyi miyim diye sürekli korumaya çalışan eşimin müdehalelerini etkisiz hale getirmek ve manzaranın tadını çıkarmak için insan üstü bir çaba sarf ettim diyebilirim.
Tekne gezisi özellikle yorucu bir yürüyüşten sonra iyi geliyor. Yemek yemeye gelince birçok imkan mevcut. Midye ve patates çok popüler. Ayrıca et yemeklerini denenebilir. Biz hamburger tercih ettik ama el yapımı et ve el yapımı ekmek olduğu için mükemmeldi. Hediyelik olarak yine çikolata ve dantel seçenekleri burada da mevcut. Ayrıca birçok tasarım mağaza hatta Zara bile vardı. Ama Dille&Kamille adında muhteşem bir mağazayı tavsiye edebilirim size. İçinde mutfak ekipmanlarından,çiçeklere; kırtasiyelik ürünlerden banyo malzemelerine kadar aklınıza gelebilecek herşey var. Bayıldım,bayıldım. Meğerse Brüksel de de şubesi varmış ama sonradan öğrendim. Diğer şubeleri de Amsterdam ve Ghent te imiş.
Evet! Gezdik,yedik,hediyelerimizi aldık artık dönüş zamanı. İstasyondan ister yine Brüksel e döner yada yok benim gezgin bir ruhum var;gelmişken bir de Ghent i göreyim derseniz yine aynı istasyondan kalkan trenle daha küçük ama yine şirin bir şehir olan Ghent hemen yakınınızda. Bizim son durağımız Brüksel deki otelimiz oldu. Islak,yorgun ama Brugge ü gördüğümüz için mutluyduk.
Birkaç kez daha önce de hakkında okumuştum. Fırsat olmuyor oralara gitmek:)
YanıtlaSilKüçük olmasına rağmen çok popüler ama ülkemize göre ilginç ve aslında güzel olan; Bu kadar popüler olmasına rağmen özelliğini ve güzelliğini kaybetmemiş olmaması. Turisti görünce avuçlarını ovalama mantığı yok. Ben gittiğim yerin kültürel özelliklerini keşfetmeye çalışırım ve Belçika değil ama Brugge güzeldi.
Silbu gezi yazılarınız bize de rehber olacak ilerde ,teşekkür ederim
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Umarım faydası olur.
SilBu aralar en çok gitmek istediğim yerler arasında ilk sıralarda, nasıl güzel kareler:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Birgün yolun düşerse senin objektifinden bakmak eminim çok keyifli olur.
Silbiz yazın keyfini çıkarmıştık. çok güzel bir tatildi. fotoğraflarla
YanıtlaSiltekrar yaşadım , ne kadar güzeldi herşey. bol bol çikolata almıştık ucuza
o da güzeldi.
Belçika değil ama Brugge sağanak yağmura rağmen güzeldi. Bir gün de yetti bize. Bu kadar orjinal kalabilmesi çok güzel. Biz böyle şeylere alışkın olmadığımız için ilginç geldi. Ben çikolata pek yemedim ama Churros zaten çok severdim orada da doydum diyebilirim.
SilKareler çok güzel, okurken içim açıldı. Umarım gitmek kısmet olur...
YanıtlaSil