6 Haziran 2012 Çarşamba

Zaman




        Gün bitmek üzere, etrafta bir koşuşturmaca. Hızlı hızlı adımlarla yorgun, düşünceli insanlar bir an önce evlerine gitme derdinde. Kimse birbirinin farkında değil. Akıllarda belki bin türlü düşünce. "Akşama ne yemek yapsam?" "Dosyayı bitiremedim yarına kaldı artık." 
Bir kadın hızlı adımlarla markete giriyor. Derdi akşam için birkaç sebze almak. Yorgun. Tek düşündüğü ayaklarında hissettiği ağrı. Sebzelere odaklanmaya çalışıyor. 
        "Biraz beklemişler sanki. Ne zaman geldi acaba bunlar. Alsam mı yarın pazara mı gitsem???????........."
Genç bir ses,heyecanlı. 
        "Öğretmenim
        Upuzun kıvrık kirpikli uzun boylu sarışın güzel bir genç kız.                   "Nasılsınız?" 
Kadının gözleri şaşkınlıktan ve mutluluktan pırıl pırıl. Titrek bir sesle 
        "İyiyim "diyebiliyor. 
Yıllar öncesinden küçücük bir kız çocuğu gözler aynı pırıltıda, çalışkan, akıllı. Karşılıklı hal hatır sormalar,geçen zamanın hızlı ve kısa kısa özetleri yapılıyor karşılıklı. Genç kız ekliyor. 
        "Çok aradım sizi öğretmenim" 
        Bir duygusallık. Telefonlar veriliyor,selamlar söyleniyor. Kadın birkaç saniye genç kızın ardından bakıyor. Aklında yıllar öncesine ait bir anı,neden oraya geldiğini unutarak eve doğru yürüyor. 
         Sarışın,upuzun kirpikli bir kız çocuğu öğretmeninin yanına yaklaşıyor. Çocuğun tırnakları öğretmenin dikkatini çekiyor. İçleri kapkara. Belli ki haftasonu toprakla oynamış. 
          "Tatil nasıl geçti,bahçede mi oynadın.?" ", 
           "Evet öğretmenim,solucanları yakaladım" 
Öğretmende bir şaşkınlık
           "Neden,ne yaptın solucanları?"
          " Öldürdüm"
 Öğretmen daha da büyük bir şaşkınlık soruyor. 
          "Ama neden öldürdün,yazık değil mi?" 
Çocuk mağrur ve büyük bir iş başarmış olmanın verdiği gururla uzun kirpiklerini kırpıştırarak cevaplıyor. 
          "Büyüyünce yılan olacaklardı öğretmenim" 
Öğretmenin yüzünde kocaman bir gülümseme. 


Kadın eve girerken kolundaki saate bakıyor ve düşünüyor. "Şu birkaç rakam zamanı göstermeye yeter mi?" 


Bir filmin fragmanında duymuştum bu cümleyi. Hangi filmdi? Kim vardı? Ne zamandı? bilmiyorum. Sadece bu cümle kulağıma çalınmıştı. Durdum. Gerçekten bütün gün kimbilir kaç kere baktığımız insanların icadı saat yeter miydi akıp giden zamanı  göstermeye. 




Görsel:nbwildflowers

4 yorum:

  1. Şu birkaç rakam zamanı göstermeye yeter mi ?
    Ne güzel bir söz , insan düşünmeden edemiyor . Geçip giden zamanlar gözlerinin önünden geçiyor , ister istemez .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın canım. Zamanı öğrenmek için günde belki kaç kez saate bakıyoruz fakat baktığımız aslında sadece birkaç rakam.

      Sil
  2. aynen oyle kac kez zaman gecsın dıye saate bakarım bılmem ama zaman gecmeısn ısterım yas ılerlemesın herkes hep benımle kalsın dıye

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...