Deniz çocuğuyum ben. Çocukluğum İzmir de geçti. Doya doya çektim iyot kokusunu içime. Avuçladım o incecik kumları. Ellerim,ayaklarım buruşana kadar oynadım denizin içinde. İlk gençlik yıllarında bronzlaşma hevesine istakoz gibi kızardım o sıcak Ege yazlarında. Ne güneş kremi, ne sütü. O zamanlar yok daha. Sırtım ağrıyana dek deniz kabuğu topladım kardeşlerimle, yarışırcasına. Tüm gün denizde,kumsalda olunca, bayıltılmış gibi uyurdum öğlenleri. O zamandan beri pek severim yazları; şöyle hafif esintide öğle uykusunu. Balığın her çeşidini severim. Babamın ;bizim için midye satıcısının tepsisindeki midyelerin hepsini alışını ,hep hatırlarım. Ağzımız burnumuz midye olur,artık yiyemeyecek hale gelince dururduk. Zaten genelde tepsidekilerde bitmiş olurdu. Başka yerde yaşayacağımı düşünmedim ben. Ailem Aydın a taşınma kararı aldığında ilk zamanlar yaşadığım mutsuzluğu hala hatırlarım. Surat asışlarımı,huysuzluklarımı...Orası da uzak değildi denize. Haftasonları Kuşadasına giderdik. Büyüdüm. Üniversite zamanım geldi. Sonuç Ankara. Orayı da çok sevdim. Ama İzmir gibi olmadı hiç. Yada çocukluk güzeldi. Mezuniyet ve çalışma zamanı gelince çok yakın bir arkadaşıma hep " Keşke küçük bir sahil kasabasına çıksa tayinim " derdim. Neresi mi ? Kocaeli Karamursel. Yıl 1999. Depremden 2 ay sonrası. Tam bir şaşkınlık. Korku,tedirginlik. Aklınıza gelen tüm duyguların 10 saniye aralıkla yaşandığını hayal edin. Bir de Karamursel; kendi içine kapanık ve tutucu bir kasaba o zamanlar. Neyse uzatmadan... Başladım,çalıştım,tayin zamanı geldi ve ben eşimle tanışıp evlendim. Yani bu kasabaya temelli yerleştim. O eski arkadaşım hep söylediğim sözü hatırlattı.
" Al sana sahil kasabası işte "
"İyi de... Ben Bodrum,Kaş,Kalkan veya öyle bir yeri kastetmiştim" dedim. "Aklımdan geçen burası gibi bir yer değildi"
Alışmam yıllar aldı. İstemedim,sevmedim. Ama ben bunları hissettikçe mutsuz oldum. Sonra güzel yanlarını görmeye başladım. Zaman içinde yaşadığım kasaba açıldı,değişti,yeni ve güzel dostluklar kurdum. Çevre edindim. Şimdi İstanbul a veya çevrede büyük şehirlere gittiğimde bir süre sonra yaşadığım yerin sakinliğini arıyorum artık. Yaşlanıyorum galiba. Pazardan alışverişimi yaparken pazarcı ile sohbet etmeyi,geçerken esnafla selamlaşmayı,her çarşıya çıkmamda tanıdık insanlarla karşılaşıp ayak üstü muhabbet etmeyi ve en önemlisi sahile inip dalgaların sesini duymayı ve denizin kokusunu almayı seviyorum.
Ama yine de hemen hemen her yaz huzuru bulmak ,o özlediğim kokusunu içime çekmek için Ege ye gidiyorum.
Yazdan kalma günler yaşadığımız bu son günlerde buram buram deniz kokan sofralar kurmaya çalışıyorum ısrarla.
Alttaki fotoğraftaki bitki Kaya koruğu. Deniz kıyısındaki kayaların yarıklarında yada kumluk arazide kendiliğinden yetişir. Oldukça tuzlu ve yoğun aromalı bir tadı vardır. Sert ve etli yaprakları var. Turşusu hazırlanarak saklanır. Daha yumuşak olan kısımları koparıp ayıkladıktan sonra yıkayıp, kavanozlara bastırıyorum ve sarımsak,sirke,tuz ve su ile turşu suyu hazırlayıp kavanoza dolduruyorum. Bir süre sonra kaya korukları bu karışımda yumuşuyor. Suyunuz süzüp üzerine hiçbirşey hele asla tuz eklemeden servis yapabilirsiniz. Tuz eklenmez çünkü içinde zaten denizin tüm kokusu ve iyot tadı vardır.
Yanına biraz da Midyeli Barbunya Pilaki yaptım. Tüm zeytinyağlılar gibi bir gece dinlenirse muhteşem olur.
MİDYELİ BARBUNYA PİLAKİ
MALZEMELER
250 gr taze iç barbunya
İç midye(dondurulmuş olarak marketten veya balıkçınızdan alabilirsiniz)
2 domates rendesi
2 adet doğranmış yeşil biber
1 adet doğranmış kuru soğan
4 diş iri sarımsak(iri doğranmış)
1 su bardağı
Zeytinyağ
karabiber
1/2 çay kaşığı toz şeker
tuz
YAPILIŞI
İç barbunyaları hafif diri kalacak şekilde ve midyeleri yumuşayana dek ayrı kaplarda haşlayın. Soğanı zeytinyağında soteleyin. Rende domatesleri ekleyin ve bir miktar daha soteleyin. Daha sonra suyunu ekleyin ve kaynatın. Kaynamaya başlayınca barbunya,midye,sarımsak,tuz,şeker,karabiber ve yeşil biberi de ekleyip yaklaşık 15 dakika kısık ateşte pişirin. Ilık veya soğuk servis yapın. Üzerine maydanoz ve zeytinyağ gezdirerek servis yapın.
Not: Ben midyeler iri olduğu için 3 parçaya böldüm.
Ve masamızda yeni bir lezzet, Gemici Pilavı.
GEMİCİ PİLAVI
MALZEMELER
15 adet iç karides
10 adet iç midye
1 su bardağı pilavlık pirinç
1 kuru soğan ( doğranmış)
Su
zeytinyağ
1 yemek kaşığı dolmalık fıstık
1 yemek kaşığı kuş üzümü
çeyrak çay kaşığı kimyon
karabiber,tuz
YAPILIŞI
Bir tencerede karides ve midyeyi su ilavesi ile haşlayın. Başka tencerede zeytinyağında fıstıkları hafif pembeleşene kadar kavurun. Soğanı ekleyin ve pembeleşene kadar sotelemeye devam edin. Pirinci ekleyin. Tuzu da ilave edip hafif ateşte kavurun.Deniz ürünlerini,kuş üzümleri ve baharatları ekleyin. Baldo pirinç ile yaptıysanız 1,5 bardak su ilavesi ile kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. ( Ben deniz mahsullerini haşladığım suyu kullandım. ) Ateşi kapatıp ,hafifçe karıştırıp kağıt havlu ile örterek kapağını kapatıp demlenmeye bırakın. Henüz sıcakken üzerine dereotu serperek servis yapın.
Tarif: Cibalikapı Balıkçısı' ndan
nam nam nam , nefis görünüyor :) Ortak yönlerimiz bol, deniz , izmir , aydın , kaya koruğu... Antalya gibi bir yerde doğup büyüyünce deniz demek hayat demek... İzmir , yıllarca gönül bağı ile minnettarlıkla bağlıydım sana... Öyle çok bağlanmışım ki Allah,(aslen Aydın'lı) İzmir'li bir eş nasip etti (çok şükür).
YanıtlaSilkaya koruğunu ne alaka ? dersen bu yaz sakız'a gitmiş ilk kez orda tatmıştım, bayıldım bayıldım tadına... birde kapari'ye bayıldım , Tariş'in kaparisi , salatalarımızın vazgeçilmezi oldu...Tariş kaya koruğu da yapıyor mu acaba:))))))
Haklısın. Deniz insanın kişiliğini değiştiriyor resmen. Farkına varmadan onsuz olamayacağını hissediyorsun yokluğunda. Benim için de Antalya nın yeri ayrıdır. Çok sevdiğim bir arkadaşım orada yaşıyor.
YanıtlaSilSakız adasını merak ediyorum aslında. Daha doğrusu atalarımın toprakları Girit ve İstanköyü görme planım var. Sakız adası ulaşım kolaylığı nedeni ile sıralamada. Nasıl olduğunu merak ediyorum.
Kapariyi hiç denemedim. Ama siz bu kadar methetmişsiniz n kısa zaman da Metro dan bulmak farz oldu. Kaya koruğunu salamurası kavanozda yine Metro da satılıyor. Gayet de güzel. Ama markası Tariş değil.
Ellerine sağlık :) çok leziz görünüyorlar ...
YanıtlaSilHiç midye yemedim. ben de deniz çocuğuyum İskenderunumu çok severim. Kaya koruğunu burda bir dükkanda gördüm. ilk defa duydum. Siz bahsedince merak ettim doğrusu.
YanıtlaSilSofradaki lezzetler acayip ilgimi çekti. Elinize sağlık
O bölgede de bol bulunduğunu duymuştum. Hatta salamurasını yapıp satıyorlar.
SilFarklı ve deniz aromalı tatları seviyorsan denemelisin derim.
deniz mahsüllerine bayılırım ben :) cok lezzetli gozukuyorlar ama evde yapması zor gibi geldi suan bana =)
YanıtlaSilTam tersi o kadar basit ki. Basit ve lezzetli.
SilSenden bomba tarifler gelmeye başladı. Bir balık delisi olarak bütün tariflerini yazdım. Pilava bile imrendim tane tane süper gözüküyor. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilSizinkilerin yanında bunların lafı olmaz İlhan Bey. Ama haklısınız balık sever olarak tariflerin sizin, damak tadınıza uyacağını düşünüyorum.
SilYorumunuz için teşekkür ederim.
http://pinarintarifdefteri.blogspot.com/ canım elllerıne sağlık...nefıs gorunuyor..sayfama ekledim...takıpcınım....bende beklerım sayfama sevgılerımı bırakıyorum....
YanıtlaSilbende denız cocuguyum denız borulcesını yerımmmmm :)))) bayıldım bu lezzetlereee ben ...postuna saglık
YanıtlaSil