Paris postları bu kadar mıydı? diye soran dostlarım. Tabii ki değil ama ben de Paris bitmez. Bu son post. Dedim ya bu kez sokaklarında,caddelerinde,cafelerinde gezdim. Yani tarih yok,mitoloji,efsane yok desem de az var. Yığınla fotoğraftan birkaç tane seçtim sizin için. Ama sıkmadan hızlı bir özet geçiyorum.
Bazı fotoğrafların da altına küçük notlar düştüm.
Paris te akşam üstleri Eiffel in ışıklandırılmasını beklerken Mars Bahçelerinde piknik yapan insanlar. Bisiklete binenler. Fotoğraf makinelerini hazırlayanlar. Fonda Eiffel ile fotoğraf çektirenler...
Saatler 23:00 ü gösterdiğinde 5 dakika süre ile çok güzel bir ışık gösterisi izleyebilirsiniz. Seyrine doyum olmuyor o zaman. Etraftan alkışlar,çığlıklar,ıslıklar...Şov bitince de bir mutsuzluk nidası yükseliyor kalabalıktan. Sonra yine herkes yaptığı şeye geri dönüyor.
Bu fotoğrafın sonrasında çok gülmüştüm. Otele giderken sokak arasından bu görüntüyü görünce makinemi çantamdan çıkarıp defalarca çekmeye başladım. Çünkü sokağın her yerinde lambalar ve ışıklı tabelalar vardı. En iyi pozu yakalamaya çalışıyordum kendimce. Böyle zamanlarda etrafı da şöyle bir kolaçan ederim. Sokağın ağzında benim çekim yaptığım yerin hemen yanında lüks bir araçta şoför olduğunu düşündüğüm bir adam gazetesini okuyor,etraftaki cafelerde de az sayıda ki insanlar kahvelerini içip, sohbet ediyorlardı. Bir süre "Neyi çekiyor acaba? " der gibi bir bana bir de baktığım yöne bakıyorlardı. Onları rahatsız etmeden ve kendimi de kaptırıp komik pozisyonlara girmeden işimi bitirip makinemi çantama geri koydum ve etrafa son bir bakış attığımda cafedeki insanların ve arabadaki şoförün cep telefonları ile Eiffel i çektiklerini görünce gülmeden edemedim. İnsanlar gözlerinin önündeki şeyi bazen başkası göstermeden göremiyorlar demek ki.
Filmlerde ki gibi süslü bir atıkarınca. Binmedim ama içim gitti diyebilirim.
Paris te ki Laduree mağazalarından biri. İçeride çekim yapılmasına izin vermiyorlar. Vitrinler bile sizi içeriye girmek için teşvik ediyor. Her şubenin ki diğerinden güzel.
Paris te yapmanız gereken şeylerden biri de Sein nehri turu olmalı bence.
Sein kıyısındaki apartmanlardan biri. Bu arada küçük bir not. En üst katlarda gördüğünüz küçük pencereler eskiden evin hizmetçisi tarafından kullanılırmış. Şimdi artık ayrı birer daire.
Nehirde sürekli olarak teknelerde yaşayan insanlar var. Vergileri de aslında oldukça yüksekmiş. Demek ki bu da bir keyif. Hele teknesinde böyle antika bir araba da görünce gerçekten keyiflerine düşkün olduklarını anladım.
Pont Des Arts ( Sanatlar Köprüsü) Halk arasında Aşıklar Köprüsü olarak bilinen köprüye aşıklar kilit asıp anahtarını Sein nehrine atıyorlar. Bu seramoninin nasıl başladığı tam olarak bilinmemekle birlikte İtalyan bir çift tarafında başlatıldığı söyleniyor. Öyle ki köprünün boydan boya her iki tarafı hiç boşluk kalmayacak şekilde kilitlerle dolu. Köprü girişlerinde de kilit satan satıcılar,müzisyenler,fotoğraf çekenler,moda çekimi yapanlar...
Fransa da büyük değer gören ve en önemli azizesi olan Jeanne D'arc. Yüzyıl savaşları sırasında Fransa ya büyük katkıları olmuş ve bir rivayete göre daha küçük yaşlarda ruhlarla iletişime geçtiği söylentileri halk arasında dolaşmıştır. İngilizler tarafında esir edilmiş ve ölüm cezasına çarptırılmıştır.
Ölümünden önce onunla ilgili tüm kayıtlar,mahkeme kararları ve daha bir sürü belge hala Fransa Milli Kütüphanesinde saklanmaktaymış.
Yağmurun çok yağdığı zamanlarda suyun debisini ölçmek için bu heykeli yapmışlar. Heykele bakarak "Su adamın dizinde" "Su adamın boynunda" gibi. Bu şekilde önlem alıyorlarmış. Ne güzel bir fikir.
Ünlü mağazaların bulunduğu meşhur cadde
Cadde üzerindeki binalardan biri.
3. Alexandre Köprüsü
Eiffel den sonra Paris in simgelerinden sayılabilecek bir eser.1900 lü yıllarda 1. Dünya savaşı öncesi Fransa Rus ittifakı sonucu Rusların hediyesidir. Muhteşem gösterişli ve heybetli.
Açık söylemek gerekirse Fransız Mutfağında pek hoşlanmadım ama tatlı ve unlu mamüller tek kelimeyle SÜPER. Dönüş uçağında yanımıza oturan Fransızla da yemekleri üzerine konuştuğumuzda bizim beğenmediğimizi öğrendiğinde hiç şaşırmadı ve "Sizin yemekleriniz o kadar güzel ki Fransız mutfağını beğenmemeniz çok normal" dediğinde çok haklı aslında diye düşündüm. Kendi damak zevkimizle kıyasladığım için belki de hayal kırıklığı yarattı. Aslında ben de gidip şöyle bilmem kaç Michellin yıldızlı bir restorantta yemedim. Belki de ondandır. Şimdi hemen harcamayayım.
Bir sürü yemek fotoğrafı çekmiştim ama bu Crem Brulee beni benden aldı. Gelir gelmez pürmüz aramaya başladık. Orada olduğumuz tüm öğünlerde kendime engel olamadım ve yedim. Kesinlikle hamur işlerinin her türlüsünü,tatlısını,tuzlusunu,fırında pişmiş,yağda kızarmış hiç farketmez. Mutlaka deneyin. O kadar çok yürüyorsunuz ki hemen eriyip gidiyor zaten.
Bu postu Nazım Hikmet in Paris Üstüne Bilmeceler şiiriyle kapatmasam olmaz.
Hangi
şehir şaraba benzer?
Paris.
lk
bardağı içersin
buruktur,
ikincide
dumanı vurur başına,
üçüncüde
mümkünü yok masadan kalkmanın
Garson
bir şişe daha getir!
Ve
artik nerde olsan, nereye gitsen
Paris in
ayyaşısın iki gözüm
Hangi
şehir
kırk
yagmurlarda bile güzeldir?
Paris...
Hikmetin
oglu hangi şehirde ölmek isterdin?
İstanbulda
Moskovada,
bir de
Pariste...
.......................
..........................
.........................
...........................
Hangi
sehirde yedin ekmeğin hasını?
Pariste.
Hele
yağlı çörekleri,
Şehzadebaşı
fırınından sanırsın.
Pariste
en çok neyi sevdin?
Parisi
.............................
..........................
.............................
..............................
Nazım Hikmet
Paris Üstüne Bilmeceler
Herkese Mutlu Bir Haftasonu diliyorum.
Paris'e gittiğim zamanı hatırladım.Şiir de,fotoğraflarda ayrı keyif.
YanıtlaSilNe kadar güzel anlatmışsın. Seın nehrini kenarında üst kata beni hizmetçi olarak almazlar mı acaba? :)) Fotograflar da harika. Hele o ara sokaktan Eyfel görüntüsü muhteşem.
YanıtlaSilAklımdan geçmedi değil İlhan Bey. Sokaklarda gözüm emlakçıların ilanlarına gitti hep.Hayal işte.
SilYorumunuz için teşekkür ederim.
Merhabalar;
YanıtlaSilBlogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.
165. takipçiniz benim.
Bu arada çok hoş bir çekilişim var, muhakkak beklerim :)
Sevgiler
http://whiteglaze.blogspot.com
twitter: @_gamzeahmet_
Hoşgeldin ve yorumun için teşekkür ederim. Mutlaka ziyaret edeceğim bloğunu.
SilBenim bildiğim Paris'i öyle farklı ve güzel yorumlamışsınız ki İlk defa gördüm gibi okudun.
YanıtlaSilUmarım beğenmişsindir. Ben de Paris in yeri ayrıdır. Ne kadar bu seyahatimde olumsuzluklar yaşasam da kalbim Paris te kaldı.
SilYorumun için teşekkür ederim. Sevgiler.