6 Mayıs 2015 Çarşamba

Oturmaya mı Geldik;Haydi Venedik'e Gidiyoruz


Evet;madem bunca zaman yokuz boş durmayalım. Haydi beraber Venedik e gidelim. Yalnız uyarmalıyım; Bu post bol miktarda fotoğraf ve gevezelik içerir. Benden söylemesi. 
Evet,istikamet Venedik. İtalya nın kuzeydoğusunda birbirinden irili ufaklı kanallarla ayrılan ve birbirine köprülerle bağlanan 118 adadan oluşuyor. Ama şehir büyümeye ve gelişmeye devam etmiş. Yeni Venedik,anakaraya doğru gelişmeye başlamış. Bizim ve tüm dünyanın gezip göreceği kısmı eski Venedik. Yani ne varsa eskilerde var. 
Evet itiraf ediyorum. Şehir gerçekten güzel. Hele bizim kışın gitmemize rağmen güzeldi. Varın yazı siz düşünün. Ama ben vıcık vıcık kalabalık sevmediğim için sakin zaman seçtik ama donduk. Şehrin tamamı dünya mirası listesinde. Tarih boyunca sanatın ve ticaretin başkenti olmuş. Aynı zamanda Vivaldi nin de doğduğu şehir. Avrupa nın en romantik şehri dense de benim favorim Paris. Şehre araba girişi tabii ki yasak. Biz Bologna da kalıp hızlı trenle gittik. İstasyondan inince hemen kanala çıkıyorsunuz zaten. Bu arada şehir haritaları oldukça pahallı,önerim şehir haritasını internetten veya ülkenin başka bir şehrinden temin etmeniz. 




Venedikte ki en büyük kanal Grand Kanal adıyla bilinip yaklaşık S şeklinde 4 km lik bir kanaldır. Artık fotoğraf makineniz,cep telefonunuz neyiniz varsa cebinize koymayın çünkü onunla çok işiniz var.




İnince gideceğiniz ilk yer San Marco meydanı. İşte şehri de bu arada keşfediyorsunuz. Büyük kanala bağlı 45 küçük kanalarla bölünüyor bu şehir. Anlayacağınız her yer su. 





Tabii arada bazen ayağınız toprağa da basıyor. O kadar da abartmayalım yani. 




Dedim ya sanat şehri burası,öyle sadece sudan ibaret değil. bu güzellikleri de es geçmeyin. 





Hatta bir sürpriz pazara bile denk gelebilirsiniz. Ben laf aramızda gittğim yerlerde pazar gezmeyi de çok severim. 









Venedik in en önemli köprüsü olan Rialto köprüsü mutlaka görülmeli. Ki zaten meydana çıkarken illa ki görürsünüz. Ama işin ilginci manzara ve bu martı beni öyle etkiledi ki köprüyü değil manzara ve martıyı çektim. Hatta martının tek fotosu bu değil. Bu arada köprüde alışveriş mekanları bol miktarda vardır. 





Martının kapatmaya çalıştığı manzara işte bu. Burada fotoğraf çekmeyeni dövüyorlarmış. 








Ve uzun bir labirentin içindeki fare misali dolanırken San Marco meydanında buluveriyorsunuz kendinizi. 

Altta Aziz Mark'ın  çan kulesi var. Kule birkaç kez tamir görmüş,şehrin en yüksek yapısı ve tabii ki tepesine çıkarak ücret karşılığı şehri izleyebilirsiniz. Söylentiye göre o da eğilmeye başlamış. 





Bazilikanın bir parçası olan Merciano müzesi. 




San Marco Bazilikası diğer anlamıyla Büyük Kilisesi görülmeye değer. Altınların kilisesi de deniyor. İçeriden asansörle üst balkonlara çıkarsanız şehrin en iyi Venedik manzarası seyrediliyor. Tüm dini yapılarda olduğu gibi giyim burada çok önemli. İçeride fotoğraf çekmek yasak. 







Palazzo Ducale yani Doge un sarayı, oldukça görkemli bir diğer yapı. 9. yy da şato olarak yapılmış ve hükümetle birlikte yetkili olan Doge Venedik Cumhuriyetini buradan yönetmişler. 1900 lerin başında müze haline dönüştürülmüş sarayı hakkıyla gezebilmek için ücret karşılığı rehber eşliğinde tura katılabilirsiniz. 





Ahlar Köprüsü şehrin en önemli yerlerinden biri. Bu ismi köprüye Lord Byron vermiş. Beni etkileyen kısmı ise mahkumlar duruşmadan sonra bu köprüden geçip Venedik e son kez bakar,iç çeker ve hapse giderlermiş. 





Meydanı gezdiniz,yoruldunuz. Şimdi sizi çeken şu denizin kenarına doğru gidin ve manzaranın tadını çıkartın. Etraftaki irili ufaklı diğer adalar,seyir tekneleri,gondollar,küçük büyük restoranlar ve artık size gına getiren hediyelik eşya satıcıları. Tıkayın kulakları ve siz manzaraya bakın.










Yoruldunuz,acıktınız ama sakın Venedik te gaza gelip yemek yemeye kalkmayın yada aman aman bir yemek beklemeyin. Zira en kötü ama en pahallı İtalyan yemeği nerede yenir diye sorarsanız; kesinlikle Venedik derim. Karar sizin. 
Hadi akşam oldu yavaş yavaş istasyona gidiyoruz. Daha dolana dolana yolu bulmamız lazım. Çünkü haritamızda yoktu hatırlarsınız. Ama en güzeli de bilmediğiniz bir şehirde kaybolmak değil midir? 















Daha görülecek tabii ki çok yer var. Ama gerisini de siz gidin görün şehir batmadan ve bana anlatın. 
Çünkü 1- Eğer kışın giderseniz yağmura yakalanabilir ve tüm o San Marco meydanını su bastığı için kurulan Platformlarda yürüyerek gezer ve tabii bir manken edası ile salınabilirsiniz.
2- Güneş var sanmayın. O ara sokaklarda hava resmen buz kesiyor. Çünkü güneş falan görmüyorlar yazık. Bir de küçücük kanallarda su beklediği için bazı sulu sokaklar nasıl kötü kokuyordu anlatamam. 
Sonuç olarak gerçekten gidin görün ama zamanına artık siz karar verin. Beni de haberdar edin. 

Yarın dersim çok yoğun. Bugün çok yoruldum ve yazıyı baştan sona tekrar okuyacak halim yok. O yüzden sürçü lisan ettiysem affedin. Soracağınız şeyler olursa cevap vermeye çalışırım. 

Sonra ki post İtalya seyahatimizin asıl sebebi Rönesansın ve sanatın başkenti Floransa. Ve tabii seyahat fotoğrafları ve daha fazlası için adres instagramda tatlıcuma da
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...