30 Haziran 2015 Salı

En Sevdiğim,Cacıki


Havalar ısındı mı,pilim biter benim. Sanki güneşte eriyecekmişim gibi kaçarım sıcaktan. Yaşlandım sanırım. Yoksa lise yıllarında denize gittiğimizde akşama kadar istakoz gibi kıpkırmızı olurdum güneşlenmekten. Mümkünse evet sıcakta çıkmıyorum ama evde de soğuk,ferahlatan,serin yiyecek yada içeceklerde elim,gözüm. En sevdiğim ve bizde de çok yapılan cacık. Ama bu tarif Ege daha doğrusu adalar ve Giritten. Farkı ne birkaç ufak tefek nokta ama o lezzete katkısı çok. 




CACIKİ

MALZEMELER

2 orta boy salatalık
2 diş sarımsak
3 su bardağı süzme yoğurt
yarım limon kabuğu rendesi
zeytinyağ
1 yemek kaşığı sirke
tuz
fesleğen yada taze nane

YAPILIŞI

Sarımsağı tuz ile iyice ezin. Salatalıkları kabukları ile birlikte rendeleyin. Önce yoğurda sarımsakları ekleyerek çırpın. Çırpılmış yoğurdun içine rendelenmiş sarımsakları, limon kabuğu rendesini,sirkeyi,ince doğranmış fesleğen yada taze naneyi ve zeytinyağını ekleyip iyice karıştırın. Damak tadınıza göre tuzunu ekleyin. Servis sırasında üzerine bir miktar zeytinyağ gezdirerek servis yapabilirsiniz. 
Bu tarifte bizim yaptığımız gibi yoğurt sulandırılmaz ve salatalık soyulmaz. Ek olarak da limon kabuğu ve sirke lezzete lezzet katar. 

Afiyet olsun. 


21 Haziran 2015 Pazar

Tarçınlı Köfte mi?



Evet,evet yanlış duymadınız tarçınlı köfte. Çoktandır yazmayı planladığım ama bir türlü sıra gelmeyen bir tarif oldu. Genellikle Ege kıyılarında ve Ayvalık ta ki restoranların menüsünde bulunan ve oldukça popüler bir lezzet. İki farklı şekilde sunabilirsiniz. İkisi de çok lezzetli. Yapması da zor değil. Tarçın olması size tuhaf gelmesin,yerken çok hafif arkadan gelen bir tat ve rahatsız etmiyor. 

TARÇINLI KÖFTE

MALZEMELER
500 gr dana kıyma
2 rende soğan(suyunu sıkın)
1 dilim ekmek içi
1 yumurta
1 tatlı kaşığı zeytinyağ
tuz,karabiber ve 1/4 çay kaşığı tarçın

YAPILIŞI
Tüm bu malzemeleri bir kapta güzelce yoğurun. Küçük köfteler hazırlayın. Şeklinin bir önemi yok. Yuvarlak veya oval köfteler hazırlayabilirsiniz. 

*1 kuru soğanı ince ince piyazlık doğrayın ve az miktarda zeytinyağında karamelize edin. içine bir tutam toz şeker atın ve bir kaba alın. 





*2 tane patatesi küp küp doğrayın ve sıvı yağda kızartın. Bir kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını emdirin. Üzerine dilediğiniz miktarda tuz serpin.
Arkasından köfteleri kızartın ve onları da kağıt havlu serili bir tabağa alın. 





*Bir servis tabağına önce patatesleri,üzerine karamelize edilmiş soğanları ve onun üstüne de kızarttığımız köfteleri yerleştirin. 







*Üzerine sarımsaklı yoğurt gezdirin ve 1 rende domatesi, ezilmiş 2 diş sarımsak,bir tutam toz şeker,tuz karabiber ve 1 yemek kaşığı sirke ile hafif ateşte pişirin. Hafifçe koyulaşıp sos kıvamına geldiğinde servis tabağının en üstüne gezdirin. 



Ama bu kadar seramoni bana fazla derseniz, köfteleri dilediğiniz bir kaba alarak üzerine sadece sarımsaklı yoğurt gezdirerek de servis edebilirsiniz. 

Afiyet olsun. 



16 Haziran 2015 Salı

Sanata doyalım...Floransa dayız

Lise yıllarından itibaren kendine çekmiştir beni Floransa.Tarih öğretmenim Rönesansı, etkilerini ,sanatçıları anlattıkça hayranlıkla dinlerdim onu.Neden bilmem bende ki bu resim,heykel sevdası. Yurdışı seyahatlerine başladığım zamandan itibaren müzeleri ve yine sanata,estetiğe olan düşkünlükleri sebebi ile ilk tercihim Paris olmuş ve buradan takip edenlerinde bildiği gibi anlata anlata geze geze bitirememiştim. Sonra ki durak Roma oldu ve hayranlığım bir kat daha arttı. Floransa Rönesansın başkenti olması, tarihi binaları,müzeleri,sanat merkezleri,meydanları ile bu dizi de olması gereken, Da Vinci,Michelangelo nun yaşadığı ve ilham aldığı önemli bir şehirdi benim için. Roma tatilimizi Şubat ta yapıp,iyi bir hava yakalayınca bu tatilimizi de Ocak sonunda yaptık ama şans bu kez bize gülmedi. İtalya da buz gibi bir hava karşıladı bizi. Neyse moralimizi bozmayalım dedik ve Bologna şehrinden hızlı trenle Floransa ya geldik. Rahat bir şekilde yaklaşık 35-40 dakika da seyahat noktamıza vardık. Madem Floransa istedin neden Bologna da kaldın derseniz. Bologna havaalanına iniş yaptık. Uçak ve konaklama diğer şehirlere göre daha ucuzdu. Hızlı tren imkanı olduğu için biraz daha ekonomik bir tatil oldu bizimki. Neyse İstasyonda inince ilk yapmanız gereken şehir haritasını almak. İstasyon içinde Tourism İnformation aramayın çünkü içeride değil dışarda. Buradan ücretsiz olarak haritanızı aldıktan sonra yanında mutlaka müzeler hakkında genel bilgilerin olduğu rehberi de yine isterseniz ücretsiz olarak size veriyorlar. Yürümeyi sevmiyorsanız tabii ki otobüs kullanabilirsiniz ama şehir çok büyük değil ve tabii ki biz gezmeyi sevenler yürümeden,kaybolmadan hiçbir şey görmüş sayılmayız. 
İlk durağımız San Lorenzo Bazilikası. İtalya da adını sık sık duyacağınız Medici ailesi tarafından finanse edilen ve maalesef hiç tamamlanamayan 15. yy da yaptırılmış. İçinde birçok muhteşem eserin yanında bazilikanın bir kısmında bulunan şapellerde Medici ailesinin bazı üyeleri defnedilmiş. 






Ve Medici ailesinin gücünü temsil eden heykeller Michelangelo tarafından yapılmış ve şapelin son kısmında sergileniyor. 













Sonra ki durak Galeri Akademi. Benim en sevdiğim. Bir sokak arasında girişi. Michelangelo nun ünlü Davut heykelinin  yanında birçok önemli eseri de yine burada sergileniyor. 













Önümüz arkamız,sağımız solumuz heykel. Ama daha bitmedi devam. Şimdi Santo Croce Bazilikasına marş marş











Biraz açık havaya çıkalım artık. Meşhur Del Duomo meydanı tam bizlik. Şehrin en ünlü meydanı. Üşüyen kemikleri bu arada güneşte biraz ısıtırız. 
Duomo katedralinin dışı renkli mermerlerle kaplanmış. Oldukça ihtişamlı bir yapı. 

















Biraz sokaklarda gezelim. Hani; Roma gezisini okuyanlar, orası için açık hava müzesi demiştim. Burasını görmeden önce söylemişim ama Sezar ın hakkı Sezar a. Burası da muhteşem. Ben üşüdüm ve Venedik ten sonra biraz yorgunum ama olsun. 













Tamam tamam yoruldunuz. Ben de yoruldum ama az kaldı. Şimdi Uffizi galerisine. Medici ailesinin sanat koleksiyonlarının sergileniyor şu anda. Adamlar toplamışlar da toplamışlar piyasada ne kadar tablo,heykel varsa...Ama ben hayatımda bu kadar merdiven çıktığımı hatırlamıyorum. Geniş ve çık çık bitmiyor. Büyük kapılar,geniş koridorlar bitmek bilmedi sanki. Bir de her yer her yer uzak doğulu turist. Ayyyy ne çok, ne kalabalıklardı. 






Bu kadının ne büyük ayakları varmış diye bakmaktan duramadım. 








Camdan bakınca Floransa ayaklarınızın altında. 


Meşhur Ponte Vecchio köprüsü. Birazdan yanına gideceğiz. 




Gerçekten bitiyor,az kaldı. Floransa nın en eski ve en ünlü köprüsü. Yapılma nedeni az önce çıktığımız Uffizi Galerisi ile karşı kıyıdaki Medici sarayını birbirine bağlamak. Üzerinde şu anda kuyumcular ve çeşitli dükkanlar var ama bence o kadar da değil. Bizim çarşılarımız daha güzel. Ama gün batımı nefis. 






Son kez manzarayı seyredip Floransa ya veda edelim. 










Yine kilit,yine kilit. 






Floransa bitmedi ama biz bittik. Unutmadan giderken ne alınır derseniz kesinlikle seramik ürünler diyebilirim. Makarna yapmak için kullanılan aparatlar. Deri deri deri,her yer deri. Artık otele ve son yazı kalbimi çalan Bologna ile şimdilik İtalya sayfasını kapatıyoruz. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...