30 Ocak 2013 Çarşamba

Geldim Gidiyorum


Birkaç günlük bir Ankara kaçamağından sonra bu akşam eve döndüm. Hızlıca küçük bir valiz hazırladım ve dört günlük Roma tatili için hazırım. Bu kez daha tecrübeliyim. Dersimi aldım.  Fotoğraf makinemin yedek pili hazır . Bilgisayar şarj edildi. Yedekte rahat bir ayakkabım da var. Öncesinde iyi bir araştırma yapıp notlarımı aldım. Bir sürü liste de hazırladım. Ve" bekle beni Roma geliyorum". 
Bakalım bütün yollar gerçekten de Roma ya mı çıkıyormuş?




Görsel:Pinterest

25 Ocak 2013 Cuma

Mazeretim Var...


Bu aralar her işim acele. Her yere koşturuyorum. Sürekli saate bakıyorum. Sanırsın maraton koşacağım da ne kadar yaptığıma bakıyorum. Ortada da birşey yok ama. İş,ev vs. Sanki bir ben çalışıyorum. Ya da New York da falan oturuyorum da trafik,iş,ev zaman yetmiyor. 
Bakıyorum da diğer blog dostlarım ne kadar düzenli devam ettiriyorlar bloglarını,düzenli takip ediyorlar,yorum yazıyorlar,ziyaret ediyorlar. Bir ben bilemedim sanırım bunun formülünü. Biliyorum aslında planlı olmak yeterlidir. Oldukça da planlı programlı biriyimdir ama olmadı mı olmuyor demek ki. 
Bu yazıyı verdiğim aralara kılıf olsun diye yazdığımı sanmayın lütfen. Gerçekten zaman bulamadım. Bulduğum zamanda da kendimi veremedim. Aklım hep başka başka yerlerdeydi. Bugün itibariyle tatile girdik diyeceğim ama yarın sabah erken saatte bir sınavda görevliyim. Arkasından da ailemi görmek için Ankara ya gidiyorum. Hafta ortasına kadar oradayım. Sonrası eve geri dönüp ertesi sabah tatile gidiyorum. O kısım sürpriz olsun. Evde valiz bile hazırlayamadım daha. Hafta sonu tatile girmeden önce bütün evi ayağa kaldırıp köşe bucak temizledim. Ev bitti ama ben de bittim anlayacağınız. 
Aslında bu tür bir yazı yazmak istemediğim için ertelemiştim hep postumu. Çünkü sürekli o öyle oldu,bu böyle oldu demek hoşuma gitmiyor. Neyse fazla uzatmadan bu son olsun diyeyim o zaman. Bilin ki arayı açarsam yine kafayı toplayamadığımdandır. 




BUĞDAY ÇORBASI

MALZEMELER
1 su bardağı buğday
1 tavuk göğsü veya butu
3-4 su bardağı su
2 su bardağı yoğurt
1 yumurta

YAPILIŞI

Buğdayı yıkanıp haşlanır. Tavuk eti de 4 su bardağı su ile haşlanır. Etleri didikleyip, buğday ve tavuk suyu ile beraber bir tencereye alın. Başka bir kapta yumurtayı yoğurt ile çırpın. Çorbanın ısınan suyundan biraz alarak yoğurda ilave edin ve terbiyeyi ılıştırın. Yoğurtlu karışımı yavaş yavaş bir yandan tenceredeki çorbayı karıştırarak ilave edin. Kaynayınca ocaktan alıp tuzunu ilave edin. Tavada bir parça tereyağ ve pulbiber kızdırıp çorbanın üzerine dökerek sıcak servis yapın. ( Ben tereyağ yerine zeytinyağ kullandım) 

Afiyet olsun. 


Bugün öğrencilerime karnelerini verdim. Hepsi süslenmiş, heyecanlı ve meraklı. Gözler pırıl pırıl. Bütün dönem uyuyanlar bugün capcanlı. Aldıkları karnelerle kiminin yüzü düştü kiminde yine kocaman bir gülümseme. Korsan gemilerinin bayrakları gibi karneler bazı ellerde sallandı. Ben istemeden de olsa bugün bazı öğrencilerimi mutsuz ettim ama sizin tüm haftasonunuz ve yaşamınız mutluluka geçsin. 
Mutlu haftasonları diliyorum. 


( Bu arada çorba arada kaynadı sanmayın. Soğuk havalarda çok iyi gidecek doyurucu ve lezzetli bir çorbadır kendisi)






21 Ocak 2013 Pazartesi

Atıştırmalık


Yarın tüm gün bizim öğrencilerin peşinde işletmelerini gezip stajlarını kontrol edeceğim. Bayağı bir enerjiye ihtiyacım var. Neyse ki bu aralar havalar güzel de dışarıda vakit geçirilebiliyor. Artık pek atıştırmalıklar yapamıyorum. Kurabiyeler,kekler,börekler yok. Onların yerine salata,meyve,tahıllar ve bol bol yulaf ezmesi. Ekmek çok çok az. O da tabii ki tahıllı veya kepekli ekmek. Hal böyle olunca seçenekler benim için daralıyor. Haftasonu yaptığım Muhammara benim fiiiiiiii tarihinde sık sık yaptığım ve o günden beri tarihin derinliklerinde kaybolmuş,unutulmuş bir tarif. Birden "Dur ben şu eskiiii tarif defterimi karıştırsam. İçinde ilginç birşeyler varmıdır acaba" diyerek sayfalarını karıştırmamla birden görerek hatırladım bu tarifi. Muhammara. Basit ve hızlı aynı zamanda çok güzel bir tarif bu Muhammara. Bir de şöyle incecik dilimlenmiş, kızarmış, tahıllı veya kepek ekmeğinin üzerine şöyle güzelce yerleştirip ağzınıza attınız mı...Mmmmmm. Benden söylemesi. 


MUHAMMARA

Malzemeler;
1 tatlı kaşığı pulbiber
1/2 tatlı kaşığı kimyon
100 gr ceviz
2 yemek kaşığı bayat ekmek içi
5 yemek kaşığı zeytinyağ
2 yemek kaşığı nar ekşisi
1 tatlı kaşığı biber salçası
2 adet köz kırmızıbiber
tuz

Yapılışı;
Ceviz hariç tüm malzemeleri rondoya koy ve karıştır. Cevizleri ekle 1 dakika kadar daha karıştır. Tadına bakarak tuz,kimyon ve biberini ayarlayabilirsiniz. Tabağa alıp üzerine nane veya maydanoz yaprağı ile servis edebilirsiniz. Yanında kızarmış ekmek ile de servis yapılabilir. İşte bu kadar kolay. 
Rondo da köz biber ve ekmekleri çektikten sonra diğer malzemeleri derin bir kapta kaşıkla da karıştırarak yapabilirsiniz. Cevizlerin biraz iri olması iyi olur. Hani "dişe gelsin" denir ya . İşte öyle. 
Afiyet olsun.  

18 Ocak 2013 Cuma

Mutlu Haftasonları


Bu hafta benim için e-okul,sözlüler ve yazılılarla geçti. Ne kendi bloğumu ne de sizlerin bloglarını ziyaret edebildim. Ama az kaldı artık. İki gün bu rakamlara bir parça ara vermek iyi gelecek. Önümüzdeki hafta bunu telefi etmek üzere...

Sizlere huzur ve neşe dolu,kendime de biraz olsun dinlenebileceğim sakin bir bir haftasonu tatili diliyorum.




Görsel:countrymamaatheart

11 Ocak 2013 Cuma

Tatlı Başlayalım,Tatlı Geçsin


Haftasonuna meyveleri biraz alladım ,pulladım . Bir portakal ve kiviyi çok ince olmayacak şekilde dilimleyip çöp şiş çubuklarına taktım ve eritilmiş çikolataya batırıp bir kadeh içerisinde dolapta donması için beklettim. Sonuç; tatlı krizi için çikolatalı meyve . Aslında çocuklar için doğum günü partilerinde bir çeşit olarak kullanılabilir. Üzerine pasta malzemeleri satan dükkanlarda satılan yenilebilir sim ve şeker boncuklardan da serpilebilir. Yada Dr Oetker in paket pasta süslerinden de kullanılabilir. 













Tüm Haftasonu ve hayatınız boyunca ağzınızın tadı hiç bozulmasın. 

Hepimiz için tatlı bir haftasonu diliyorum. 






Görsel:Pinterest

9 Ocak 2013 Çarşamba

Uykusuz Kaç Gece...


Kitap okumak yapmayı sevdiğim şeyler listesinde ilk sıradadır. Ama öyle her yerde,her şartta okuyabilen biri de olamadım maalesef. Beni bekleyen herhangi bir iş olmayacak,saat kısıtlaması olmayacak ve aklımda da beni meşgul eden düşüncelerin olmaması gerekiyor. Tüm vaktimi ve dikkatimi kitabıma verebilmeliyim. Okurken tamamen o dünyaya girer,konsantre olurum sanki. Hayalimde canlandırmayı,duyguları hissetmeyi severim. Bir sonraki sayfayı bırakın, paragrafta ne olacak acaba diye merak edip, tüm zamanların en hızlı okumasını yaptığım kitaplarım olmuştur. Ve de böyle güzel öykülerin sonunda o heyecanla son sayfaya kadar ilerleyip,kitabın sonuna geldiğini anladığımda hız kesmem ve son sayfa ,son satırdaki burukluk. Bitti...

Size şunu okudum bunu bitirdim diye postlar yapma niyetinde değilim. Sadece beni çok etkileyen ve de öyküsünü,dilini beğendiğim kitapları şöyle bir bahsedip geçeceğim. Bu konuda o kadar güzel yazılar yazan ve önerilerde bulunan blog arkadaşlarım var ki ; öneride bulunmak haddim olamaz. Ben bir de her kitabı okuyamam. Beğendiğim bir yazar olduysa tüm kitaplarını edinmeye çalışırım. Özellikle çeviri kitaplarda yayınevleri de önemlidir. İş Bankası yayınlarını özellikle ararım. Hasan Ali Yücel in çevirisi çok iyidir bana göre. Daldan dala,birbirinden farklı konularda kitaplar okudum. bazılarınıza göre çok edebi olmayabilirler. Ama bana iyi vakit geçirttiyse ve okumaktan zevk aldıysam benim için yeterlidir. 

Haaaa bir de mutlaka orjinal kitap alırım. Öğrenciyken korsan okumuştum. O zamanlar daha az paraya daha çok kitap okumak öncelikti. Ama şimdi öğrencilerime doğruyu,dürüst olmayı,başkalarına zarar verilmemesinin önemini anlatmaya çalışırken korsan kitap okumak bana doğru gelmiyor. 

Neyse kitaplığımda ki bölümlerden biri; okuduğum ve sırada bekleyen klasiklerden bazıları. Tüm dünya klasikleri serisini bitirmeyi hedefliyorum.

Dostoyevski nin Ev Sahibesi, konusu ilginç geldiği için okuduğum bir kitaptı. Başından sonuna kadar oldukça akıcı ve sürükleyici idi. Sonunu merakla bekledim. Zaman zaman olaylar garipleşti ama okumaya değer enteresan bir roman. 
Diğeri yine Dostoyevski nin Öteki isimli romanı. Sonuna kadar ne olacağını merakla beklediğiniz bir kitabın sonunda "Ne oldu Şimdi?" dedirten bir finali olması ilginç... 

Jane Austen in Gurur ve Önyargı sını bilmeyen yoktur sanırım. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Tüm zamanların en iyi romanlarının  arasındaymış.  Yazarın diğer kitabı Northanger Manastırı nı 1-2 gün önce bitirdim ve çok beğendim. Bu kitap yazarın yayımlanması için tamamladığı ilk roman olmasına rağmen kitap ancak ölümünden sonra yayımlanmış. 
Jane Austen in romanlarında aslında, genelde gündelik yaşam,Aile ve güçlü kadın karakterler ön planda. Belki de bu yüzden seviyorum onun kitaplarını. Dili sade ve anlatımı çok akıcı. 
Ve en sevdiklerimden Oscar Wilde ın Tüm Masal Ve Öyküleri. Kitabın içerisinde farklı konularda birçok öykü mevcut ve insanın yüreğini ısıtıyor sanki. Oscar Wilde ın hayatını okuduğumda bir zerafet,kibarlık ve hassasiyet vardı zaten. Bu da öykülerine yansımış. 
Ve benim en büyük favorim Shekespare. Tüm kitapları benim için bir numaradır ama Soneler i en sevdiklerimden. Çevirisi bir o kadar zor olmasına rağmen İş Bankası yayınları ile çeviri muhteşem ve sonelerin orjinalleri de yan sayfada mevcut. 




Şimdilik bu kadar yazsam...Dediğim gibi birçok blog arkadaşımın çok iyi bir kitap birikimlerinin olduğunun farkındayım. Benim ki kendi çapımda bir paylaşım sadece. Belki daha sonra Kitaplığımın farklı bir bölümünde ki farklı türde kitaplardan bahsederim. 

8 Ocak 2013 Salı

Uydurdum, Olmuş mu?


Uzuuuuun bir zamandır kenarda dikilmek için bekleyen kumaş , nihayet son şeklini aldı. o artık bir masa örtüsü. Yıkandı,ütülendi,fotoğrafı çekildi ve çekmece de yerini aldı. Kumaşı geçen yıl İkea dan almıştım. Ağartılmamış ham pamuk kumaşı çok beğendiğim için ne yapacağıma bile karar vermeden bol bol aldım. O zamandan beri de onu mu yapsam? bunu mu yapsam? diyerek bir yılı geçirmişim. Nihayet salonda ki büyük yemek masasına örtü,peçeteleri,mutfak masasına runner ve daha da kumaş kalırsa en az 2 tane kırlent yapmayı planlıyorum. 
Büyük masa örtüsü bitti. Süslemesi konusunda gelgitler yaşasam da dolapları karıştırırken bulduğum örnek çıkarılıp bırakılmış dantel motifleri örtünün üzerine serpiştirip tersten elle diktim. Örtünün kenarlar dikişlerinde de desenli dikiş uyguladım. 
Umarım sevdiklerimle güzel günlerde kullanmak nasip olur. 
Runner ve peçeteler de tamam fakat onların sadece süslemeleri kaldı. Haftasonunda belki bitirebilirim. 









6 Ocak 2013 Pazar

Sımsıcak Bir Çorba


Sofra da bir kase sıcak çorba ile yemeğe başlamak vücudu yemeğe hazırlarmış. Farklı çorbalar yapmayı seviyorum ben. Her türlüsü makbulümdür. Sebzeli,tavuklu veya balık çorbası mesela. Bayılırım. Her öğüne öyle çeşit çeşit yemek yapmam. Bir sulu bir de kuru bir yemek yanına belki salata veya yoğurt yeterli gelir bize. Çoğu zaman çorba ile karnımı doyurabiliyorum aslında. Hele ki bu aralar az ve sağlıklı yeme moduna geçmişken. 
Malum tüm televizyonlarda bangır bangır anons edilen kar bugün itibari ile kasabamıza gelmiş bulunmaktadır. Hava koyu gri,deniz daha da koyu gri,yağmur damlaları camları vuruyor yanına da rüzgar senfoni yapıyordu. İşte böyle bir atmosfer içerisinde bu favori çorbam ortamla çok iyi uyum sağladı. Bir kase sımsıcak çorba,bir dilim kızarmış kepek ekmeği...Yeme de yanında yat. 




BALKABAĞI ÇORBASI

MALZEMELER

750 gr kadar balkabağı
2 orta boy kuru soğan veya 2 pırasa
1 adet orta boy patates
1 su bardağı kadar süt
2 su bardağı su
karabiber
Tuz

Zeytinyağı, soğan ve patatesi iri doğrayıp zeytinyağında biraz soteleyin. Tuz serpip dilimlenmiş kabakları ve suyu ekleyin. Kapağını kapatıp yarım saat kadar kısık ateşte haşlayın. Kabaklar piştikten sonra çorbayı blender’dan geçirip çorba kıvamına gelene dek süt ekleyin. Bir yandan da karıştırın. Karabiberi ekleyin. Kıvamı biraz yoğun olmalı ama çok katı olursa biraz daha süt ekleyebilirsiniz. Bir kaç dakika karıştırdıktan sonra altını kapatın.Servis yaparken peynir rendesi veya fesleğen,nane serpebilirsiniz. 

Afiyet olsun. 

4 Ocak 2013 Cuma

Fırında Çörek ve Günlerden Tatlı Cuma


Uzun bir aradan sonra dayanamayıp tahinli ve mis gibi tarçın kokan bir çörek yaptım. Fırında hamur işi yapıldığı zaman evi saran o kokuları seviyorum.Tarçın,elma,portakal... Tarif dekinden farklı olarak ben yine tereyağ yerine miktarı azaltarak sıvıyağ kullandım. Hamura eklenen mahlep ile yerken aynı zamanda o güzel mahlep kokusunu da alabiliyorsunuz. Hamur güzel fakat daha kısa sürede yapmak için ekmek hamuru da aynı işi görür. 

Tahinli ve Tarçınlı Çörek
Malzemeler

3 su bardağı  beyaz un
2 çay kaşığı kuru maya
1 adet yumurta
65 gr sıvıyağ
1 su bardağı süt
1 tatlı kaşığı mahlep
1 yemek kaşığı toz şeker
1 çay kaşığı tuz

Arasına
ayrıca bol tarçın tozu, bir miktar şeker ve tahin

Hamur malzemelerini karıştırıp, yoğurun. 1 saat mayalanması için ılık bir yerde, üzeri örtülü olarak dinlendirin.
Hamuru unlu bir tezgahta dikdörtgen şeklinde biraz un serperek, açın. Hamur ince olmalı ama çok değil. 
Hamuru düzgün açıp açmamanız çok önemli değil. Çünkü zaten rulo yapacaksınız. Sadece her yerini aynı kalınlıkta açmaya çalışın ki pişince bazı yerler hamur bazı yerler kıtır olmasın. 





Üzerine bir fırça ile bolca tahin sürüp, şeker serpin ve bol tarçın ekleyin. 
Dikkat edin tahin vıcık vıcık olmasın. Çünkü rulo yaparken dışarı akabilir. İnanın masanın üzerini temizlemek o zaman çok zor oluyor. 






Uzun kenarından rulo yaparak katlayın. 






Rulo olan hamuru keskin bir bıçakla, tam ortadan yani boydan ikiye kesin. 



Parçaları  birbirinin etrafından geçirerek ve döndürerek burgu yapın. İki ucu birleştirerek simit şekli verin. 
Bu sırada elleriniz ve masa bir miktar kirlenebilir. Olsun. Sonuca değiyor inanın. 
Bu işlemden sonra hamuru yağlı kağıt serilmiş tepsiye dikkatli bir şekilde alın ve üzerine fırça ile yumurta sarısı sürün. İstemezseniz sürülmeyebilir ama sürmediğim zaman görünüşü pek hoşuma gitmiyor. 

200°C’ ısıtılmış ve içinde bir kapta su bulunan fırında 20-25 dk kadar (aslında fırınınızda kızarana dek) pişirin.







Sonuçta yaprak yaprak,mis gibi kokan,lezzetli bir çörek. Çayınız hazır olsun ki biraz ılıyınca bir parça koparıp tadına bakabilesiniz. 
Ben mayalı hamurlar da dahil olmak üzere bir çok hamuru pişirmeden buzluğa atıp kullanmak istediğimde önceden çıkarıp çözüyorum ve sadece şekil verip fırınlamak kalıyor geriye. Lezzet kaybı da olmuyor. 





Tüm haftasonunuz bu soğuk havalarda sımsıcak,dumanı üzerinde bir çörek tadında geçsin. Ve sofranız, yaptığınız her lezzette "Ellerine Sağlık" diyen sevdiklerinizle dolu olsun. 
Şimdiden "Ellerinize Sağlık" ve "Mutlu Haftasonları" 





Tarifin Orjinali: Aydan Üstkanat




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...