22 Mart 2014 Cumartesi

Havalar da şaşırdı, ben de ...


Ne değişik mevsim bu böyle. Birgün fırtına,yağmur; iki gün sonra güneş pırıl pırıl gülümsüyor,hava 20 derece. Üzerimde kazakla kalakalıyorum yada dün güzeldi deyip,ince birşeyler aldıysam üzerime ;akşam okul çıkışı keşke diyorum, daha kalın giyinseydim! En çok takip ettiğim site meteorolojinin sitesi artık. Bakmadan çıkamaz oldum. İki kişi bir araya gelse sohbet mutlaka dönüp dolaşıp havanın değişkenliğine geliyor.
Güneş varsa ve benim dersim yoksa veya haftasonu ise yürüyüşe çıkıyorum deniz kenarında. Martıların sesi,balıktan dönen motorların gürültüsü, spor yapanlar,erken davranıp dükkanını açmaya çalışan esnafı seyretmek mutluluk veriyor. Geçenlerde dönüşte balıkçı tezgahlarının önünden geçerken gözüm yeni gelen balıklara takıldı. 
"Nereden balıklar " 
" Karadeniz abla". 
Burada karadeniz balığı makbul, körfez tercih edilmez pek. Tezgaha bakınca sinirlerim bozuldu. Levrek,hamsi,çipura. Yine balık yok. Balıkçıya  " Bu kadar mı ?" diye sordum. 
" Halde bunlar vardı abla,ötekiler çok pahallı. Bu yıl pek balık yok " dedi.
İçimden siz daha yavruyken ne var ne yok hepsini denizden toplarsanız tabii ki şimdi balık bulamazsınız dedim. Zira tüm kış tezgahlar güya satılması yasak olan yavru çinekoplarla doluydu.  
Yakında tekrar balık yasağı başlayacak ama biz daha bu yıl doğru dürüst,zamanında avlanmış ve herkesin alabileceği fiyatta bir balık göremedik ki deniz kenarında oturmamıza rağmen!
Balık yiyemeyince ben de Metro dan dondurulmuş aldığım deniz mahsulleri ile mezeler yaptım bu kış. Alttaki fotoğraflarda midyeli lahana sarma var ki; üzerine limon sosu ile müthiş bir iştah açıcı. Yapılışı da bence yaprak sarmasına göre daha kolay. İç malzemesinin tarifi daha önce tarifini paylaştığım midyeli kabak çiçeği dolması ile aynı. Bu tarifi kuş üzümlü ve fıstıkla yapan kişilerde var ama ben deniz mahsulü ile böylesini daha çok yakıştırıyorum. 




Yanında da Ispanak kökü ekşilemesi çok iyi gitti. Ispanak kökünü kullanmaya yeni yeni başladım. Çoğunlukla pirinçle yemeğinin yapıldığını duymuştum ama ben kışın ıspanağı çok kullandığım için köklerini de yemeklerin yanında bu şekilde çok sevdik. Hem de yapımı çok pratik. 
Bir tencerede tuzlu suyu kaynatıyorsunuz ve 500 gr kadar iyice yıkanmış ıspanak köklerini kaynayan tuzlu suda hafif diri kalacak şekilde haşlayıp süzgeçle süzün ve soğumaya bırakın. 2 diş dövülmüş sarımsak ve 1/2 çay bardağı zeytinyağını 1 limonun suyu ve 1 tatlı kaşığı soya sosu (ben nar ekşisi kullandım) ile çırparak sos hazırlayın. Soğuyan ıspanak köklerinin üzerine sosu gezdirerek servis yapın. 

Afiyet olsun. 










3 Mart 2014 Pazartesi

Takıntılarım Var Benim


  • Dolabımda mutlaka bir robadan elbisem olmalı benim. Beni sıkmayan,içine girebilmek için debelenmeyeceğim, bana "ayyyyy kilo almışım" dedirtmeyecek. Üniversitedeyken Loft un buz mavisi kotu yeni çıkmıştı o zaman. Aman ne büyük bir aşktı aramızdaki. Hiç çıkarmak istemezdim. Neredeyse yatarken bile giyeceğim. Üzerine mutlaka V yaka beyaz t-shirt. Hiç uğraşamam, bunu mu giysem,yoksa o mu olsa diye. Loft un buz mavisi kalmadı ama jean hala favorim. Yalnız mutlaka kumaşı yumuşak olacak.öyle kazık gibi terleten,üzerime yapışan kıyafetleri hiç sevmem. 
  • Çanta....İşte benim en büyük takıntım. Dikine uzun çantaları hiç sevmem,olacaksa enine biraz uzun olabilir. İçinde mutlaka cepleri olacak. Öyle yarım saat aramayayım eşyalarımı içinde. Hele telefon içinde kaybolur gider bazı çantada. Cebi yoktur,nereye koyacağını bilemezsin. Çalar çalar sen tam bulursun susar. Sinir olurum. Askısı tek olacak. Öyle 2. Elizabeth gibi dirsekte falan  taşıyamam ben. Mutlaka omzuma asabilmeliyim ama çok da sarkmamalı. 
  • Yattığımda çarşaflar ve yastığım mutlaka soğuk olmalı.Yattığımda misssss gibi sabun kokusu alabilmeliyim. 
  • Yatak odasında asla sesli bir saat olmamalı. Tik tak,tik tak beynimi tırmalar o benim. 
  • Oda kapıları açık olmalı ki tüm evi görebileliyim.Duvarlar üzerime üzerime gelir öbür türlü. 
  • Çayım mutlaka fincanda,Türk kahvem orta şekerli ve ağır ağır sabırla pişirilmiş olsun benim.  
  • Eriğim can erik,çileğim kokulu,karpuzum kan olmalı. 
  • Yolda yürürken yanımdakiler mutlaka solumda olmalı,aslında benim sağım solum hep sevdiklerimle dolu olmalı . 
  • Cep telefonum hep açık, her daim ulaşılabilir ve ulaşır olmalıyım ben. 
  • Ben bahar çocuğuyum. Rüzgarın sesi,kuşların cıvıltısı, yağan yağmurdan sonra toprağın kokusu, çiçek açan ağaçlar her daim benimle olmalı.   

Zaman zaman herşeyden uzaklaşıp sadece kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırmak istediğiniz oluyor mu hiç? Tüm dünyadan uzak .  Bu sayfadan yazdıklarıma hep dikkat ettim ben. Öğrencilerim,bazı velilerim,iş arkadaşlarım,dostlarım,akrabalarım,hergün bloğa bakıp yazdıklarımı satır satır okuyan ve buradan hapşursam kilometrelerce uzaktan "hasta mı acaba? " diye endişelenen ailem. Kimseyi gereksiz yere endişelendirmemek,açıklama yapmak zorunda kalmamak ve buradan hissetmediğim şeyleri yazmamak için hiç de planlamadığım bir mola verdim. Bu zaman içinde merak eden,sabırla; 2 aydır kabak tadı vermiş olan kabak tatlısına bakan, bekleyen ve bir an önce yazmaya başlamam için çaba gösteren tanıdık veya tanışmadığım ama dostum dediklerime çok teşekkür ediyorum. 
Bu arada boş mu kaldım. Hayır. Yeni şeyler denedim,biriktirdim. Yazmasamda içimden konuştum hep. Fotoğraf çekmek bana çok iyi geliyor. Çektiklerimi  tatlicuma instagram sayfasında paylaşmaya devam ettim. 

Artık yazının esas konusuna gelsem iyi olur. İkisi de bildiğimiz ama biraz farklı yorumlarla hazırlayıp sunabileceğimiz iki lezzetli . İlki ,daha çok Ege de bazı yerlerde yapıldığı şekliyle bir ana yemek. 

YUNAN MUSAKKASI

Ben küçük bir kare borcama yaptığım için miktarları az. Siz arttırabilirsiniz. Bir büyük patatesi çok ince olmadan kalınca dilimledim ve yağda biraz kızarttım ve borcamın tabanına dizdim. Üzerine yazdan hazırlayıp buzluğa attığım patlıcanları dizdim. Benim patlıcanlarım küçük olduğu için boyuna dilimlemiştim. Şekil çok önemli değil. Üzerine yine hepimizin yaptığı gibi soğan,sarımsak,kıyma sotelenip tuz,karabiber ve biraz domatesle lezzetlendirilir. Maydanoz pişmeye yakın kıymalı harca eklenir. Kıymalı harç patlıcanların üzerine eşit oranda serilir. Burada ikinci farklı uygulama beşamel sos. Çok yoğundan ziyade biraz daha kıvamlı bir beşamel sos hazırlanır ve tüm katların üzerine dökülür. En üste bir miktar eski kaşar veya o dokuda sert dokulu bir peynir rendeleyip( peynirin yerken sünmemesi daha yemeği keyifli yapıyor. Yoksa hoş manzaralar olmuyor)  hafif kızarana kadar 200 derece fırında kısa süre pişirilir.  Servis ederken de servis kaşığı ile dikkatlice alıp üzerine ekstra maydanoz serperek servis edebilirsiniz.  


















İkinci tarif ; 

PORTAKALLI VE LİMONLU İRMİK HELVASI 

1,5 su bardağı irmik ve 1 paket veya bir avuç dolmalık fıstığı 4 yemek kaşığı sıvıyağda sürekli karıştırarak 10 dakika kadar kavurun. 2,5 su bardağı ılık süt ve yarım su bardağı portakal suyunu irmiğe ekleyip karıştırın. Ben az şekerli sevdiğim için 3/ 4 su bardağı şeker ekledim ama siz damak tadınıza göre arttırabilirsiniz.  Şekerden sonra 2 adet rendelenmiş portakal kabuğu ve 1 adet rendelenmiş limon kabuğunu ilave edip tekrar karıştırın. Tencerenizin kapağını kapatıp ocağın altını kısın. Suyunu çekince altını kapatıp 30 dakika kadar demlendirin. Ama bu arada bir iki kez karıştırın. Ilık veya soğuk servis yapın. 
Bilindik bir lezzete farklı bir yorum oldu. Ama çok da iyi oldu. Katı yağ hala kullanmadığım için az miktarda sıvıyağ ile yapmak hem vicdanımı rahatlattı hem de tane tane dökülen kokulu ve lezzetli bir helva oldu. Yazın bu helvayı içine veya yanına meyveli,limonlu dondurmalarla da servis edebilirsiniz. Soğuduğunda kalıp gibi olup katılaşan helvalar vardır. Ama bu hafifçe karıştırınca yine aynı dokuda ve çok hafif. 






Afiyet olsun. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...