22 Nisan 2013 Pazartesi

Anılar,anılar....


Hani sokaklara meyve yada çiçek isimleri verirler ya çok severim ben öyle isimleri. Toplayıp tüm pılımı pırtımı taşınasım gelir. Ihlamur sokak,yıldız çiçeği sokak,fıstık ağacı sokak mesela. Nasıl sevimli gelir kulağa. 
Nerede oturuyorsunuz?
 "Fıstık ağacı sokağında". 
Çocukluğumdan beri çizgi film seyretmeyi çok severim. Bu yaşa geldim hala denk geldiğimde seyrettiğim bazı çizgi filmler vardır. Yada animasyon filmler. Çok keyiflidir izlemesi bana göre. Hele ki çocukluğumdan kalma bazı karakterlere rastlarsam ( Ki bu zor. Zira çok uzun zaman geçti üstünden ) yüzümde ki gülümsemeye engel olamam. Anılarıma düşkünüm ben. Hatırası olan eşyalara. İmkanım olsa çok eski bir evde oturmak isterdim. Şöyle ahşap,bahçeli,eski tip kapılar. Tabii evde kötü bir olay falan yaşanmış olamamalı. Hani masalın sonunda denir ya !
"Herkes sonsuza kadar mutlu yaşadı " diye.  
Annemin eski porselenleri,tabaklar,kaneviçeler, ve daha bir sürü şey. Hepsini topladım geldim evime. Hala her gidişimde eski örtüleri,el işlerini,yemenileri açar bakarız annemle. Bakarken de anılardan bahsederiz. Gittiğim yerlerde de özellikle arar bulurum antikacıları. Alabildiğimi alırım. Ama bazısı da çok pahallı oluyor ama neyse. 
Daha fazla konuyu dallandırmadan esas konumuza geleyim. Annemin eskiden bol bol dikiş diktiğinden bahsetmiştim. Bu dikiş makinesi evimizde hep önemli bir yere sahipti. Tüm gençliğim boyunca o makineden ,evde ki o çıkır çıkır sesten pek hazzettiğimi sanmıyorum ama annem artık dikiş dikmeyi bıraksa da bu makine uzun yıllar boyunca eski bir dost gibi evde her zaman ki yerini korudu. Annem artık onu gözden çıkarıp depoya indirmeye kalkınca eve getirmeye karar verdim. Tabii her zaman ki gibi aynı sorular benim kafamın içinde dönmeye başladı. 
"Ne yapacaksın bunu" "Ne işine yarar" "hani evi ıvır zıvırla doldurmayacaktın?" 
Ve bizim emektar dikiş makinesi arka balkonumda bekledi,bekledi,bekledi... Ta ki bu hafta sonu üzerine doğal ahşap plaka kestirip,monte edene dek. Birkaç gün de bu şekilde bekledi. Kendine oda bulmak için. Veeee bu akşam onu salonda kapının girişinde servis masası olarak kullanmaya karar verdim. 
Dikiş geçmişi olanlar bilir bu makineyi. Üzerinde koyu renk büyük bir ahşap ,iki çekmeceli plaka vardır. Bu plakalardan bir kaldırılıp dikiş diken makine yukarıya kaldırılır ve plaka kapatılır. Altta ki pedal ile de makine çalıştırılır. Makine kısmı hala duruyor. Onu güzelce sarıp sarmaladım. Ahşap plaka çok yıprandığı için kullanılamazdı,onu attım. Kalan metal iskelet üzerine de ebatlarına uygun ham ahşap kestirdim. Ve eşim vidalarla alttan sabitledi. 





Salon beyaz olduğu için sarıya çalan ahşabın rengi beni biraz rahatsız etti. Ama tamamen beyaz olmasını da istemedim. Önce İkea dan aldığım ahşap yağını üzerine bir kat sürdüm. Ve beyaz ahşap boyasını hafifçe sulandırarak ince bir tabaka halinde kuruyan yağlı yüzeye uyguladım. Bir gece kurumaya bıraktıktan sonra da ertesi gün bazı yerlerini zımparalayarak alttaki ahşabın dalgasının ve budaklarının ortaya çıkmasını sağladım. Ve son kat olarak mat ahşap verniği ile yüzeyi vernikledim. 
Yemeğimi yerken hala kulağımda sanki o makinenin sesini duyuyorum ve sandalyesinde oturup,makineye doğru eğilip dikiş dikmeye çalışan annemi görüyorum. 
İşte ben bu yüzden ambalajında çıkarılmış ahşap veya boya kokan bir mobilyadansa her baktığında size hayaller kurduran veya anılarınızı canlandıran eski eşyaları daha çok seviyorum. 










Akşam yemeği için tatlı niyetine yaptığım Pekmezli Fırında Armutlarda servis sehpasında yer alan ilk yiyecek oldu. Meyveli tatlılar oldukça hafif oldukları için yemek sonrası favorilerimden. 

PEKMEZLİ FIRINDA ARMUT

MALZEMELER
4 adet armut
10 adet karanfil
2 çubuk tarçın
2 yemek kaşığı pekmez
50 gr toz şeker yeterli geliyor. Çok tatlı seviyorsanız daha fazla kullanabilirsiniz. 
Safran ( çay kaşığının ucu ile) 




Armutların sapını bırakarak bütün halinde soyun. Fırın kabına dizin. Karanfil,tarçın,safran ve şekeri bir kaba alın. 150 ml suyu ve pekmezi baharatların üzerine gezdirerek kaşıkla karıştırın. Baharatlı karışımı armutların üzerine döküp önceden 200 dereceye ısıtılmış fırında armutların sapları yanmasın diye alüminyum folyo ile sardıktan sonra 25-30 dakika armutlar yumuşayana dek pişirin. Arada armutların suyundan kaşıkla alıp meyvelerin üzerine gezdirin. Servis tabağına alın ve sosundan üzerine gezdirerek ılık servis yapın. 

Afiyet olsun. 






8 yorum:

  1. Eskilere ben de bayılırım.Antikacı gezmekse ayrı bir zevktir benim için. İstanbul'da bildiğiniz adresler varsa öğrenmek isterim.

    Ben yedi sekiz sene önce ilk dikiş öğrenimi bu ayaklı ya da kasalı makinelerde gördüm. Bende de yeri ayrıdır. Ama çok yer kaplıyor yahu :)

    Tatlı da harika görünüyor bu arada. Es geçmeyelim. Afiyet olsun.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumun için. Ben İstanbul da oturmadigim için sana o bölgede yardımcı olamam. Gezmeye geldigimde bazen sokaklarda bir iki tane denk gelmişti. Ama onlarında fiyatları o kadar abartılıydi ki hemen çıktım. Ben genelde Ankara, Alacati ve bizim yaşadığımız yer alan İzmit ten alıyorum. Ama haklisin dükkanı gezerken içeri de kayboluyorum sanki.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Onların verdigi duygu başkadır ben de. Teşekkürler Bircan.

      Sil
  3. bugün hep hatıralardan yazılıyor ,çocuk bayramı olduğu için mi .....armutlar da süper olmuş,böylesini de denemek lazım ,ellerin dert görmesin,her şey harika.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç aklıma gelmemişti. Konuyu bağlamaya çalışırken denk gelmiş.
      Yorumun için teşekkür ederim.

      Sil
  4. Çok güzel değerlendirmişsin canım ben bayılıyorum böyle sıfırdan almak yerine evdekileri değerlendirenlere,çok başarılı ve kullanışlı bir çalışma senin de çok işine yarayacağıne eminim sevgiler canım

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...