25 Ağustos 2015 Salı

Bekle Bizi Amersfoort...


Evet bugün Amersfoort a gidiyoruz. Amsterdam ı gezdik,tamam iyi güzel hoş ama gördüm ki Hollanda nın başka güzel şehirleri de var. Çakılıp kalmayın otele ve şehre. Atlayın trene yada otobüse biraz da başka yerler keşfedin. Avrupa bunun için çok müsait. Tren biletiniz alıyorsunuz ve ister Avrupa nın başka bir ülkesine ve şehrine yada bulunduğunuz ülkenin başka bir şehrine rahat bir şekilde ulaşıyorsunuz. Biz de öyle yaptık ve Amersfoort a gidelim dedik. 
Önce merkez istasyonun içindeki bankolarda uzuuuun bir sıraya girdik ki maalesef en huysuz çalışanı seçmişiz. Bileti aldıktan sonra bize trenimizin peronunu ve kalkış saatini söyledi. Gittik baktık ama o peronda o saatte öyle bir tren yok. Hemen Tourism informationa gidip (böyle imkanlarda var. Turistleri yönlendirmek ve bilgi vermek için gayet iyi düşünülmüş) olayı anlattık oda bize Amersfoort a en kısa zamanda gidecek olan treni söyledi fakat buna binmeyin çünkü biraz yavaş o yüzden Berlin trenine binebilirsiniz dedi. Biz ne alaka falan derken neyse bir şekilde trene bindik. Trene bisikletleriniz ile binebiliyorsunuz. Belli vagonları bisikletli yolcuların seyahati için ona göre planlamışlar. Ama biz alt tarafı Amersfoort a gideceğiz. Açıkçası trendeki durumu pek beğenmedik. Yerlere serilen Türkler,çoluk,çocuk.bebek arabaları,bisikletler bir yandan,karısı ile bağıra bağıra kavga eden başka bir Hollandalı bir yandan,koltuklar dolu tıkış tıkış ayakta yolculuk ettik. Açıkçası pek eğlenceli değildi. Adamın dediği gibi öyle uçmadık da yaklaşık 40 dakikada vardık şehre. Amersfoort trenine binsek de herhalde saatler sürmeyecekti. Moralimiz biraz bu sırada bozuldu ama çok takmadık. 
İnince istasyondan çıktığınızda City Centrum yazan şehir merkezine giden otobüsler kalkıyor,bunlara binebilirsiniz. Biz şoföre şehrin uzakta olup olmadığını sorduk. Adam da çat pat ingilizce ile yürümeyi seviyorsak 15 dakikada varabileceğimizi söyledi. İçimizden delimisin dedik. Otobüs bizi bozar. Biz yürürüz. Yoksa nasıl buluruz gizli güzellikleri,ki dememeliymişiz. Biz yanlış yola sapınca merkezden daha da uzaklaşmışız. Evet bu arada Action adında çok hoş ve alakalı alakasız her türden ürün satan ve aynı zamanda müthiş ucuz bir mağaza keşfettik ama inanın doğru yolu öğrenip şehre varana dek biz de pil bitmişti. O günde; terslik hava bir sıcak bir sıcak. Neyse boşverin terslikleri biz gezmeye geldik. 
Tarihi 11. yy a kadar dayanan gelişmesi belli bir program dahilinde olan 200 bine yaklaşan nüfusu ile sakin,huzurlu bir hayat sürüyor sanki buranın halkı. Sokaklarda çocuklar,çiftler,kol kola girmiş yaşlı insanlar. Bu arada şehir Utrecht bölgesinin 2. büyük şehri ve Hollanda nın en eski yerleşim yerlerinden biriymiş. Büyük şehir üstelik 200 bine dayanan nüfus ve şehir kavramları beynimde yankılanıp durdu. Kıskanmadım mı çok kıskandım. O kadar çok kıskandım ki bu şehri,oradaki sakinliği. Ama erken konuşmuşum:öylesine iki yere daha gideceğiz ki siz de benim erken konuştuğumu fark edeceksiniz. 
Neyse neyse şehrin etrafı 1300 lerde korunma amaçlı surlarla çevrilmiş. Şehir zamanla büyümeye devam ettikçe suyun yükseldiği zamanlar ve düşmen saldırılarından korunmak için kapatılabilen bir kapı ile ikinci bir duvar yapılmış. 




Ortaçağdan itibaren tekstil ve bira üretimi sayesinde gelişmiş ekonomisi ve bugünde şehrin bu tarihsel yapısı hiç bozulmadan yaşam bir bütün olarak devam etmiş. 










Şehrin içerisinde yine kanallar var. Bunlar da evleri ve şehrin doğal yapısı ile nefis bir manzara sergiliyor. 
Hadi biraz gezelim sonra yine anlatacaklarım var benim. 



















İyi geldi mi? Ben çok sevdim bu şehri. Böyle bakıp da ne o ne kadar sakin,alışveriş yapacak,hediyelik alacak,yemek yiyecek hiç yer yok mu diyenler varsa...Bu şehir de tasarım mağazalardan,sanat galerilerinden,sokak kafelerinden,müzelerden,hediyelik eşya satan yerlerden bir sürü bulabilirsiniz. 









Evet,sakin ve küçük bir şehir gibi görünse de oldukça hareketli Amersfoort. Her türlü alışverişinizi buradan yapabilirsiniz. Ama gene de Volendam ı da bekleyin derim. 
Şehirde birkaç büyük meydan var. Hatta o mavi fenerli olanı nasıl şirin nasıl güzel bir meydan. Burada adres,sokak ismi,şu cadde diye adres vermemi beklemeyin anladım ki kullandıkları Flemenk dili bana en az japonca kadar uzak bir dil. Konuştuklarının,çıkardıkları seslerin benim için hiçbir anlamı yok. Hatta haritayı da sadece önemli binalara göre yolumuzu yönümüzü keşfetmek için kullandık o derece yani. 
Ana caddesi yani mağazaların ve restoranların olduğu yer oldukça hareketli ama saat 16. dan sonra tüm dükkanlar kapalı ama siz eğer burada kalacaksanız dükkanların açılış kapanış saatlerine bir bakın. En iyi dondurmalardan birini de bu caddede uzun bir sıra bekledikten sonra yediğimizi de belirtmeden geçmeyeyim. Öğlen içinse size ağaçların hışırtısı ve gölgesi altında nefis bir panini önerebilirim. Bu kadar hareketli bir cadde ve meydanlar biraz fazla geldiyse hemen bir yan sokaklara geçelim...












Sokaklar işte böyle, hayran kalmamak elde değil. İnsanlar sanki dekor olsunlar diye yapmışlar izlenimi veriyor ilk etapta ama yok yaaaa! Gerçekten yaşıyorlar bizim gibi. Yani bizim gibi derken,işe gidiyorlar,yemek yiyor,markette sıra bekliyor ve daha bir sürü şey sıralayın siz yani gerçekten yaşıyorlar burada. 
Yalnız beni rahatsız eden şeylerden birini itiraf edeyim o büyük motorlu hani çok ses yapan şu motorlar var ya onlardan çok vardı bu şehirde. Hani bu dünyaya ait değiller de uzaydan gelip burayı ele geçirmek istiyor gibiydiler. 
Son olarak şehrin en önemli simge yapılarından biri hatta en önemlisi bu galiba tüm Hollanda için de önemliymiş. Halk arasında Long John adıyla bilinen çan kulesi. Önünde büyük bir meydan da olan bu kulenin yanında bir kilise varmış ve 1700 lerin sonuna doğru meydana gelen bir patlamada kilise yok olmuş ama bu çan kulesi kalmış. Meydan da hani şu yaprak hışırtılı,cafe ve restoranların olduğu meydan. Dedim ya isim veremem çünkü ne aklımda kalıyor nede söyleyebiliyorum. 



Bunun neresi ilginç derseniz. Ki ben olsam derim. Şehirde Long John dan uzun bina yapmak yasakmış. Ve her köşeden tabii ki bu kadar yüksek olduğu için görülebiliyor. (yani biz yönümüzü Long John a göre ayarladık). Ayrıca kulenin içine girebiliyorsunuz. Muhtemelen yukarıda çıkıyorsunuzdur. Saat başı değil 15 dakikada bir sanki müzik kutusu gibi sesler çıkaran bir saat kulesi bu. 
Hollanda için önemine gelince bu yapı ülkenin coğrafi açıdan orta noktası görevi görmesiymiş. Yani büyük kısmı denizi doldurarak oluşturulan bir ülke de planlamalar bu yapının solu sağı yada işte diğer yönlerine göre belirtiliyormuş. 
Peki bu koskoca bomboş meydanda başka birşey yok mu ? Tabii ki var. O da Cumartesileri kurulan ikinci el pazarı. Ama biz gittiğimizde Cumartesi değildi, göremedik. Bir dahakine diyelim.




Kısaca biz Amersfoort u çok sevdik. Şimdi otele dönmek için istasyona gitme vakti. Tren biletinizi alırken yada trene binerken önceki postta yazdığım gibi Amsterdam Central Station dan geçen trene binecek ve o istasyonda ineceksiniz. Diğer duraklar çok alakasız. 
Son olarak şunu anladım ki evet Amsterdam güzel ama ben küçük şehir insanıyım. Bitmedi başka güzellikler ile devam...







4 yorum:

  1. Ben de çevre sehirleri merak ederim geZerken hele de Avrupa'da acık Sınırlar var yol masrafı cok az öğrenciyken daha sık gezerdik atlardık trene otobüse en Uç noktaya kadar sınırımız yoktu sımdı 3 veletle geziler sınırlı oluyor halliyle .... Sız zaman ve imkanların değerlini bilip geziyorsunuz ne guzel

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrenciliğimi Avrupa da geçirsem ben de herhalde daha sık ve rahat seyahat ederdim. Çocuklarla tabii ki zor olur ama en azından çevre şehirlere yapılan günübirlik ziyaretler onlar içinde çevrelerini tanıma ve insanları gözlemleme açısından bir deneyim olur.
      Açıkçası dünya para verip otellerde hapsolup kalmak benim tatil anlayışımda yok pek. Böyle yoruluyor muyuz? kesinlikle ama yeni yerler keşfetmek bizim içinde güzel birer anı oluyor.
      Teşekkür derim yorumunuza.

      Sil
  2. Seviyorum böyle çok fotoğraflı gezi yazılı blogları :) Elinize sağlık, bir dahaki gideceğiniz yerde daha da mutlu olursunuz umarım :) Bu arada küçük bir önerim olacak, yazınızı "ortalayarak" değil de "sola yaslayarak" veya "iki yana yaslayarak" paylaşırsanız okumak daha rahat olacaktır; böyle olunca gerçekten zor oluyor.

    Mutlu günler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaşımların beğenildiğini duymak mutluluk verici. Öneriniz için de teşekkürler. Blog başından beri sola yaslıyarak yazı seçeneğinde idi ama son birkaç postu değişiklik olsun diye sanırım ortalayarak yazdım. Bundan sonrakilerde bunu mutlaka dikkate alacağım. Ziyaretiniz ve yorumunuz için tekrar teşekkürler.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...