28 Haziran 2013 Cuma

Biraz benden...


Bir haftadır sık sık bloğuma yazmayı tasarladıklarımı sözcüklere dökmek için gidip geliyorum. Ama yazamıyorum. Ne söyleyeceğimi bilemediğimden,şaşkınlıktan,anlam veremediklerim den. Aklımda bir sürü şey ve ben odaklanamıyorum. Sanırsın ki kafamın içerisinde bir oda insan hep bir ağızdan konuşuyorlar. Yazmak,anlatmak,anlamak,söylemek,sormak ,sormak ve sormak istiyorum. Neden? 
Çok mu acaba; ırkçı-ayırımcı olamadan bir ve beraber millet olmak,özgür olmak,birey olabilmek,insan olarak değerli olduğunu hissetmek ve bilmek,adaletin olduğunu bilmek ve inanmak,bilim ve sanata değer vermek,eşit olmayı istemek?, kılık kıyafetin ve yaşamınla yargılanmadan yaşamak,kendini güvende hissetmek, Eğitimin önemini fark etmek? Hayal değil bunlar. İnsana,hayata,geleceğe dair ve umut dolu kavramlar sadece. 
Şu bir aylık bir süreçte hissettiklerimiz çok ama çok güçlü duygulardı. Söylenmek istenen ama hep biriktirilen,ertelenen. Hani kendinizi tutarsınız tutarsınız da boğazınız düğümlenir ya. İşte öyle düğümlendi boğazımda sözcükler. 
Ama gurur duydum; o zeki,hakkına sahip çıkan,onurlu,becerikli,duygusal ve yardımsever bir nesil geldiğini görünce. Hangi ara yetiştiler bu çocuklar?
Farklılıklarımızla zenginleşen ve birlikte bir toplum olabilmenin tarih boyunca gururunu yaşamış insanlar olarak birbirimize daha çok hoşgörü göstermemiz ve dinleyip anlamamız gerektiğini hatırlattı onlar hepimize. 
Başımızı kuma gömmeden,antenlerimiz hep açık ,çevreye,insana,milli ve manevi değerlere  saygılı yaşamayı ,demokratik haklarının farkında olmayı ve teknolojiyi kullanmayı öğrettiler bize. 
Kimisi hayatta bazı şeyleri kolay ve hızlıca öğreniyor ama bazılarında da nedense fena halde zorlanıyor . Birçok şey çocuk oyuncağı . Ardından bir  özgüven, bir rahatlama, rehavet. Alışılıyor bu duruma . Sonra ani bir tökezleme. "Ne oldu? iyi gidiyordum" derken bir bakmışsınız bir arpa boyu yol bile gidememişsiniz. Hem herşeyi yapabilecek kadar güçlüsünüz hemde bir o kadar kırılgan. Lafa gelince söyleyecek birşeyleriniz hep var. Ama iş bunları hayata dökmeye gelince ... 
Mesnevi de anlatılan bir hikaye vardır. Körlerle dolu bir odaya bir fil getirilir. Körlerden her biri filin bir parçasına dokunur,kavradığı veya tahayyül edebildiği sınırlı parçaya göre bütünü tarif eder. Söylenen her şey hem doğrudur,hem yanlış. Hem ilgilidir hem eksik. Herkes sadece bir parçasını anlar resmin,tamamını kavramaktan aciz. 
Çabuk hüküm veriyoruz. Gördüğümüz yada duyduklarımız hakkında hemen bir fikir oluşturuveriyor ve yargılıyoruz. Öncesini sonrasını bilmeden,araştırmadan,soruşturmadan. Bizi ilgilendirip ilgilendirmediğini  düşünmeden. 
Bütünü anlamak tabii ki zor ama olgun ve dikkatli bir bakış açısı ile mümkün. Olan biten birçok şeyi anlamak ve kavramak için sabır,sükunet ve emek lazım. Herkes için! 




4 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...