15 Şubat 2016 Pazartesi

İşte,Yine Buradayım!


       Hayat bazen takip edemeyeceğiniz kadar hızla akarken;sanki bir seyirci misali tüm olup bitenleri izliyorsunuz, başkasının hayatıymışcasına. Farz edin ki bir rüyadasınız ama rüyanızda başrol de seyirci de sizsiniz. 
    Son posttan sonra neredeyse 3 ayım ve bu 3 ayın hemen hemen her günü ,insanların egolarını ve bürokrasinin kalın duvarlarını aşmaya çabalamakla geçti. Bu süreçte bana hep destek olan ve bu duvarları geçmemde elinden gelen yardımı esirgemeyen insanlar hayatımda olduğu için hep şükrettim. Ve onlara minnet borçluyum. 
     Bu arada epey ihmalkar davranıp bloğa hiç uğramadım. Klasik bir balık olarak sanırım ruh halim yaptığım işleri oldukça etkiliyor,bundan ben de pek memnun olmasam da elimden gelen birşey yok. Uzun aralardan sonra hep aynı şeyi yaşadım blog konusunda. Yazssam mı? kimse kalmışmıdır? Bu kadar aradan sonra nereden başlasam? İşi iyi yapanlara bırakıp hiç mi bulaşmasam? ve bir sürü soru geçip durdu kafamdan. Yazmayı,blogları ziyaret etmeyi,yeni şeyler öğrenmeyi özledim ve artık "ne olursa olsun" dedim "bir ucundan tekrar başlayayım." Sonuç....işte yine buradayım. 
      Nerede kalmıştık derken en sevdiğim yerde Volendam da olduğumuzu görmek beni mutlu etti. Çok sıkmamak için fotoğrafları elerken,geçirdiğim güzel günleri yad ettim. 
      Hatırlarsanız 3 köyü kapsayan küçük bir tur için binmiştik Amsterdam şehir terminalinden otobüse. İlk durak Edam dı. Çünkü Volendam dan tekneyle 3. köye geçeceğiz o nedenle Edam a ilk olarak gitmek gerekiyor. 
      Volendam küçük ve sevimli bir balıkçı köyü. Edam dan biraz daha büyük. Otobüs ten indikten sonra kısa bir yürüyüş ile köy meydanına varıyorsunuz ve sizi şirin,geniş,temiz sokakları ile karşılıyor bu köy. Köy dediğime bakmayın bizim köylerle alakası yok. Bu yazıları yazarken bir yandan gözüm Cem Seymen in programında. Gençlere sesleniyorum diyor yine hiç bıkmadan usanmadan. Programı başladığından beri tam 4 yıldır. Baktı bizim yetkililerden,makam mevki sahibi insanlarla birşey olmayacak yetkililere seslenmek yerine ülkenin geleceği gençlere sesleniyor yıllardır. Bir sözü hepsi ama özellikle bir sözü çok etkiledi. " Bunlar köyse bizimkiler ne?" yada "Neden biz de köy demek,fakirlik,bakımsızlık,ulaşımın,sağlığın,temel ihtiyaçların bile sorun haline geldiği bir durum olarak düşünülüyor" deşme yaramı dedim. Geziyorum ama aklımda hep benzer sorularla...
   



    Merkeze doğru yürümeye devam ettiğimizde sahilden kum getirip, gençlerin oynamaları için bir etkinlik düzenlediklerini gördük. Burası Volendam ın meydanı. Geniş bir meydan. Cafeler ve birkaç market var . Meydana açılan sokaklar birbirinden güzel ve şirin.




    Edam gibi Volendam da peynir alabileceğiniz dükkanlar çok. Zaten aralarında yaklaşık 5 km lik bir mesafe var. Sahile doğru yürümeye başladığınızda karşınıza birçok restoran,hediyelik eşya mağazası çıkacak. Bunların arasında önünde büyük bir kalabalık ve giren çıkan insanların fazlalığıyla Cheese Factory mutlaka dikkatinizi çeker. İçerisi zengin peynir çeşitliliği ile muhteşem bir manzaraya sahip. Sık sık tadımlık peynirler yenileniyor. Satın almak istediğiniz yada merak ettiğiniz peynir çeşidini rahatlıkla tadabiliyorsunuz. Peşinizde gezen ve sizi bakışlarıyla sıkıştıran satıcılar yok burada. İstemezseniz tadar ve çıkarsınız. Ama almamanız zaten mümkün değil. Çok lezzetliler çünkü. Fiyatlar da makul. Bu peynirlerin nasıl yapıldığını merak ediyorsanız alt katta tamamen geleneksel yöntemlerle yapılan peynirleri inceleyip farklı bir deneyim yaşayabiliyorsunuz. Ayrıca bir görevli ingilizce olarak bu süreci detayları ile anlatarak bir sunum yapıyor.






Her sokak tabii ki tertemiz ve evler oldukça bakımlı.




   Sokakların bir kısmı dar veya geniş kanallarla çevrili. Kimi yerde üzerinde yosunlar var, ördek ve kuğular salına salına geziyor.










     Tüm sahil boyunca evler sıralanmış. Hepsi bir düzen halinde ve benzer tipte. Aralarında sırıtan yok. Bahçeler bakımlı ama köy oldukça turistik olduğu için kalabalık.




       Sahilde ayaküstü Waffle,deniz mahsulleri yiyebileceğiniz gibi tüm kıyı şeridi boyunca yan yana dizili olan ve merkezde ki birçok restoran da lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Deniz mahsulü yiyecekler burada çok bol ve ucuz. Hatıra olarak burada diğer yerlerden farklı olarak yapabileceğiniz şey sahilde olan birçok fotoğrafçıdan istediğinize girerek yöresel kıyafetler ile fotoğraf çekilmek.
       Burada gezmeyi bitirdiğimize göre,alışverişimiz de yaptık çünkü geri dönmeyeceğiz. Amsterdam a dönüş Marken den olacak. O zaman herşey tamamsa yarım saatte bir sahilde iskeleden kalkan teknelerle Marken e gidiyoruz. Orası neresi mi? Çok daha küçük,tamamen kendi halinde ama çok şirin bir Hollanda köyü.



       Küçük ama kalabalık marinasından geçerek iskeleye yaklaşıyoruz. Tekne kısa sürede dolup Volendam a dönecek. 




    Marken daha önceleri bir ada olmasına rağmen günümüzde ana karaya bağlanarak bir yarımadaya dönüşmüş. klasik Hollanda kokan bir balıkçı kasabası olmasına rağmen artık turların uğrak yeri olması sebebi ile turistik olmuş. Marinaya bakan sahilde sıra sıra restoranlar ve hediyelik eşya mağazaları var. 




    İçlere doğru yürümeye başladığınızda kimi ahşap kimi ise tuğladan yapılma ama hepsi bahçeli şirin mi şirin evlerle karşılaşacaksınız. 










    Köyün iç kısımlarında Hollanda da bir klasik olan tahta ayakkabı imalathanesini gezebilir,dönerken de eşe dosta hediye götürebilirsiniz. Günümüzde bile su geçirmemesi,rahat olması ve hayvanlarla haşır neşirken üzerine bassalar bile zarar görmediği için hala kullanılıyormuş.Bir rivayete göre de eskiden denizciler bu ayakkabıların üzerine motifler çizerek dönüşte sevdikleri kıza hediye eder ve bir evlilik teklifi olarak kabul edilirmiş. Tahta ayakkabıdan tek taşa büyük bir değişim olmuş. 







    Bir balıkçı köyü olması ve bol turist çekmesine rağmen hayvancılık daha doğrusu çiftçilik marken de hala devam ediyor. Aslında eğer araba ile gezecekseniz köy ve kasabaların yakınlarında bulunan büyük çiftliklerde aynı zamanda peynir satışlarının yapıldığı yerleri de rahatlıkla ziyaret edebilirsiniz. 
    Dönüş için köyün iç kısımlarına doğru ilerleyip otobüs durağından Amsterdam otobüsüne binebilir yada tekrar marinaya dönerek Volendam a gidebilirsiniz. 







   Biz açıkçası Hollanda yı çok sevdik. Tekrar ziyaret etmeyi istediğim ülkelerden biri oldu bizim için burası. Yeni bir şehir ve yeni bir postta görüşmek üzere. 



11 yorum:

  1. Hoşgeldiniz Insan ara verince bir daha dönmek istemiyor. Ben 10 gun yazmadım sonra yazarım da gelmedi açıkcası :) blog isi zor is istikrarlı Olmalı yoksa terk etmesi cok kolay
    Hollanda'nın koyleri guzel aslında Avrupa'nın koyleri cok güzeller, köylü de Şehirli biri gibi temel ıçıhtıyaclarınınrahat karşılaşabilinece Köyde yasamak daha cazip oluyor. Her bir yazınızda Hollanda'yı sokak sokak gezesin geliyor ;)

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuza teşekkür ederim. Haklısınız her aradan sonra dönüş ve başlangıç biraz daha zor oluyor. Yapım sebebiyle geçirdiğim zor Zamanlarda hiçbirşey olmamış gibi yapamıyorum, her şeyi de buraya yazamıyorum. O dönemler benim için mecburi aralar maalesef.
    Hollanda bizim düşündüğümüzden çok daha güzeldi açıkçası. Böylesine bir güzellik ve özen beklemiyordum. Sanırım birçok insan artık böylesine temiz ve özenli köylerde yaşam hayalleri kuruyor,

    YanıtlaSil
  3. Hoşgeldin. Buradayız, seni takip etmeye devam ediyoruz. Kimse okumasa bile kendin için yaz. Şahsen ben öyle yapıyorum. Aradan zaman geçince dönüp okuması zevkli oluyor. Ve ; ah biz balıklar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Füsun. Balık olduğumdan mı yoksa kendi gelgitlerimden mi bilmem aradan sonra çok zor geldi. Ama iyi geleceğini de bildiğim için yazmaya çabaladım. İyi ki varsınız

      Sil
  4. Hoşgeldin :)
    Özlemiştik seni...
    Bak yine ne güzel anlatıyorsun gidip gördüğün yerleri :)
    O tahta ayakkabıları hala giyiyorlarmı diye merak ediyordum. Ağır olduğu için tercih edilmez gibi düşünüyordum ama bak hala işe yarıyormuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbuldum, teşekkür ederim. Varlığınız çok güzel. İnstagram da arada selamlaşıyoruz ama burasının tadı başka. Tahta ayakkabıların ben de ağır olduklarını düşünürdüm ama değilmiş. Sadece sert olduğu için vurur mu acaba diye merak ediyorum. Almadım aslında ama alınacaksa 1 numara büyük olması gerekiyormuş. Çok gülmüştüm buna . Hani biz de der ya büyükler; seneye de giyer diye.

      Sil
  5. Ne güzel köyler gezip paylaşmışsın. Bayıldım fotolara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim yorumuna. Köyler çok güzeldi. Köy diyorum ama dilim varmıyor söylerken, masal gibilerdi.

      Sil
  6. evet ya çok ara verdin, hem hollanda da bitmemiş..yazacak daha çok şey
    var. yazmak iyi geliyor insana. bırakma bence..

    YanıtlaSil
  7. ne güzel fotoğraflar... içim aydınlandı ;)
    paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  8. Senin gezi yazılarını hep çok sevdim, ama sunumlarını da özledim :)inşallah daha çok yazabilme hevesiyle hepimiz için tabii,sevgilerrr ...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...