20 Şubat 2013 Çarşamba

Film Gibi Napoli


Bu aralar elimde birkaç proje birden var. Bir yandan da iş. 5 gündür yayın yapmamaın nedeni gezi postlarının sıkıcı bir boyuta gelmemesi idi. Ama maalesef henüz yaptıklarımı sonuçlandıramadım. Neyse müjde Roma bitti bitiyor. Şimdi geçelim bu posta. 
 Napoli büyük bir liman kenti. Roma ve Milano dan sonra İtalya nın 3. büyük şehri. Eski şehir merkezi Unesco dünya mirasları listesinde. Ve Milano ile hep bir rekabet içindelermiş. 
Şehre liman kısmından giriliyor.Solunuzda  konteynırlar,vinçler ,iş makinaları,sağınızda da 8-10 katlı bitişik nizam apartmanlar. Bazıları tek başına ve yıkılmak üzere. Bakımsız,eski. Balkonların hepsinde rengarenk çamaşırlar asılı. Sanırsınız herkes aynı gün çamaşırlarını yıkamış. Balkonlarda üzerlerinde atletleri ,boyunlarında zincirler,ellerinde sigara ile erkekler ve ıslak saçlarını dağıtmış,ağzında sakız veya sigara ile cep telefonunu karıştıran genç kızlar. Çöp konteynırları darmadağınık,çöpler toplanmamış,çöplerin büyük kısmı dışarıda,yada devrilmiş. Şehirde mafya hüküm sürüyormuş. Devlet ile mafya arasında çöp toplama ihaleleri konusunda bir savaş varmış. Mafya çöp toplama işini kendisi yapmak istiyor bu nedenle de devletin çöp kamyonlarına zarar veriyormuş. 
Arabalar çarpık,hasarlı,bantlanmış. Tuhaf bir görüntüydü.  Bunun nedeni de Napolililerin heyecanlı ve toleransı hep karşı taraftan beklemeleriymiş. Napoliten davranış denen davranış çeşidi de işte buradan çıkmış. Trafik kurallarının burada pek işlemediği ve arabaların "ben çekilmem, o çekilsin" diyerek kafa kafaya girdikleri. Sigorta şirketleri de pek güvenmediği için arabalar hep hasarlıymış ki gerçekten kendim görmesem abarttıklarını düşünürdüm. Dediğim gibi bu şehirde trafik kurallarına pek uyulmaz,sık sık trafikte kavgalara rastlanırmış. Hatta yıllar önce Amerikan başkanı Bill Clinton un ilk defa Napoliyi ziyaret edeceği öğrenilince ,basın da geleceği için belediye başkanı şehirde ( bu arada motorsiklet kullanan çok fazla) motorsiklete kasksız binilmemesini,kırmızı ışıkta durulmasını ve hiç olmazsa motorlara iki kişi binilmesini özellikle istemiş. (Artık adamlar kaç kişi biniyorlarsa?) Bunlar bizim pek de yabancı olduğumuz sahneler değil ama gözümde nasıl büyüttüysem bir Avrupa kentinin bu halde olması ilginç geldi. 
Güvenlik nedeni ile şehrin liman kısmından tur otobüs ile geçtiğimizden size fotoğraf gösteremiyorum. Çünkü camdan yansıma yaptığı için pek hoş çıkmadı. 
Şehir merkezine iner inmez Sophia Loren in gençliğinde ve daha birçok İtalyan aktör ve aktristlerinin alışveriş yaptığı markete götürdüler bizi. Bir süre sonra diğer tur firmalarının da buraya geldiğini gördüğümüzde önemli bir yer olduğuna ikna olduk. Dükkan çok eski ve sahibi ölmüş. Şimdi oğulları işletiyorlarmış. Bu arada Napoli Roma ya göre alışveriş için daha uygun bir şehir. 




Napoli nin acı kırmızı biberleri çok ünlüymüş. Her yerde onlar vardı. Ben acı yemediğimiz için ve kuru biberin taşınması zor olduğundan almayı tercih etmedim. 






Peynir reyonu çok geniş ve çeşit fazla.




Küçük Vatikan diye adlandırılan San Genaro  Kilisesi. Kentin koruyucu azizi Genaro 1700 yıl önce öldüğünde akan kanının bir kısmı şişeye konmuş. 14. yüzyılda Napolililer yılda iki kez bu kanın sıvılaştığını fark etmişler. Ve bunu Genaro nun ruhunun orada olduğu şeklinde yorumlamışlar. Yılda iki kez tüm halkın önünde bu mucize bekleniyor ve gerçekleştiğinde de büyük bir sevinç ve rahatlama oluyormuş. Çünkü kan bazen de sıvılaşmıyormuş. Eğer kan sıvılaşmazsa bu, azizin şehri terk ettiği ve bir felaketin olacağına inanılıyormuş.  Kanın sıvılaşmadığı yıllarda Vezüv küllerini yeniden pürkürtmüş ve bazı salgın hastalıklar görülmüş. Bu da inanışı güçlendirmiş. 




Napoli sokakları. Rengarenk panjurlar,balkonlarda mutlaka çiçekler ve asılı çamaşırlar. 
Mümkün olduğu kadar güvenlik nedeni ile dar sokaklara girmememiz gerektiği söylendi. Ben sadece oraların görüntüsünü çekmek için kısa süre az bir kısmına girdim ama gündüz olmasına rağmen o kadar karanlıktı ki fotoğraflar pek hoşuma gitmedi. En kalabalık ve merkezi caddesi Via Toledo. Ama bence hiçbir özelliği yok. Giyim,kozmetik ve ayakkabı mağazalarının olduğu bir cadde. 
Altta ise ona komşu olan, daha dar bir başka caddesi. 





Yapımı 1900 lerde bitmiş haç şeklinde Galeri Umberto çarşısı.





İtalya da sık sık göreceğiniz pizza restoranları





1200 lü yıllarda Napoli yi düşman saldırılarına karşı korumak amacıyla yapılmış olan Castel Nuovo şatosu.
Arada görülen beyaz kısım sonradan yapılmış. Çok alakasız durmuş bence. 
Şatonun görünüşü,şekli,şu masallarda ,çizgi filmlerdeki gibi geldi bana. Ondan herhalde çok sevdim. Şu beyaz kısmı yapmasalarmış daha iyi olurmuş ama...





1. dünya savaşı sırasında bir top mermisinin kale duvarına verdiği hasar dün olmuş gibi belli. Savaşın vereceği zararların hatırlanması için özellikle bu şekilde bırakılmış. 













15 yorum:

  1. bende acı yemem :((
    ama peynire hayır diyemem :))
    çok güzel fotolar çekmişsin canım..........

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peynirler harikaydı. Hangisinden alacağımı şaşırdım.
      Fotoğrafları beğenmene çok sevindim.

      Sil
  2. Paylaşım için teşekkürler canım,ne güzel özetlemişsin gezip görmüş kadar oldum,fotoğraflar da güzel,biberler acı olmasaymış çok severim kuru biberi yağda kızartınca çıtır çıtır olur canım istedi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Napoli'ye çok şaşırdım. Öyle manzaralar artık bizde bile yok. Ama acı biberlere hasta oldum. Ben olsam herhalde topunu almıştım. Çünkü sabah kahvaltıda bile yerim. :)) Sayende gene yeni bilgiler edindik. Çok ilginçti, teşekkürler.

      Sil
    2. Teşekkürler uğur böceği. Evet biberler acı olmasaydı belki alırdım ama çok acıymış. Kızartılınca bende çok severim tatlarını. Biraz da yoğurt. Mmmmmm.

      İlhan bey ben Napoli nin ancak bir kısmını yazdım. İnanın oraları görünce o kadar şaşırdım ki. Çok enteresan bir yerdi.

      Sil
  3. güzel gezindim,biberlere bayıldım,acısına değil ,püskül,püskül dizilmişler,peynire çay da lazım,ellerine,makinene sağılık canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dükkan ilginçti. İnan sahibi de bir o kadar ilginçti.
      Haklısın peynire mutlaka çay eşlik etmeli.

      Sil
  4. Çok güzel bir paylaşım olmuş. Ben hala o peynir tezgahının önündeyim :)Biberler de çok hoş. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peynir sever biri olarak o peynir tezgahının önünden ayrılmam zaman aldı diyebilirim.

      Sil
  5. Fotoğraflara bayıldım,çok seviyorum böye paylaşımları,umarım birgün gidip görmek nasip olur.
    Sevgiler canım.

    YanıtlaSil
  6. ımmmm acı bıberler ve peynırr...yakında yapacagım gezı ıcın notlar sahane..sevgıler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alınacaklar listene peyniri,tabii ki makarnayı ve mutlaka kurutulmuş makarna soslarını eklemelisin.

      Sil
  7. nisan gibi gideceğiz, benim için cok faydalı, ihtiyacım olan bir post olmuş cnm
    Sevgilerr çiçekler kelebekler
    Kalemine saglıkkkkk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım yazdıklarım işine yarar. Teşekkür ederim.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...